tr:Evangelion Ekibinin Açıklamaları: Difference between revisions
Mbselvitopu (talk | contribs) |
Mbselvitopu (talk | contribs) (→Ayva) |
||
Line 549: | Line 549: | ||
'''''Anno: Zihinsel sorunun farkında değildim, ancak Japonya'da, ABD'de ve bazı ülkelerde, maddi arzular neredeyse her zaman tatmin edilir. Bence zihinsel problem, insanlar zaten hayatlarından memnun olduklarında ortaya çıkıyor. Yarın için yiyecekler için endişelenmen gerekiyorsa, başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü umursamıyorsun, yani daha iyi bir yaşam için daha çok çalışırsın. Dolayısıyla bu doygunluk çağında, zihin konusu bir tema haline gelir. Eva'dan geçerek oraya ulaştım.''''' | '''''Anno: Zihinsel sorunun farkında değildim, ancak Japonya'da, ABD'de ve bazı ülkelerde, maddi arzular neredeyse her zaman tatmin edilir. Bence zihinsel problem, insanlar zaten hayatlarından memnun olduklarında ortaya çıkıyor. Yarın için yiyecekler için endişelenmen gerekiyorsa, başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü umursamıyorsun, yani daha iyi bir yaşam için daha çok çalışırsın. Dolayısıyla bu doygunluk çağında, zihin konusu bir tema haline gelir. Eva'dan geçerek oraya ulaştım.''''' | ||
'''''Çeşitli nedenlerle çıkaramadım ama orijinal hikayenin 25. ve 26. bölümlerine (son bölüm) gelince, 25. bölümün konusu bile vardı. 26. bölüm olay örgüsünde terk edildi. Gelecek yıl yayınlanacak olan video ve LD'deki orijinal 25 ve 26. bölümleri yeniden işleyeceğiz, ancak 26. bölümü görsel olarak yeniden işleyeceğiz. Bir şey bulamazsam, o kurguyu söküp tekrar yapacağım. TV'de yayınlanan 25. ve 26. bölümler, o sırada nasıl hissettiğimin doğrudan bir yansımasıydı, bu yüzden onlarla mutluyum. Pişman değilim.''''' | |||
4 Mart. "Evangelion" 25. bölümün ses kaydının bitiminden sonra, personel ve oyuncular Tokyo'daki Tabak kayıt stüdyosunun yakınında bir parti düzenledi. | |||
'''''Anno: O zaman, son bölümün senaryosu henüz hazırlanmamıştı. Her şey ertesi hafta yapıldı. Aslında sadece üç günlük çizim çalışmamız vardı. Dürüst olmak gerekirse, bir ifade olarak çizilmesi gerektiğini bile düşünmüyorum. Aslında, çıkıp konuşmam benim için iyi olmalıydı. Yine de işe yarayacağını düşündüm ama beklendiği gibi bana izin vermediler.''''' | |||
''''' | '''''Hücresiz (tam bir görselin olmadığı) kısımlarda, hikaye tahtalarını çizimlerini bilerek kullandım. Zamanında ya da başka bir şey yapamadığımdan değil. Her neyse, kendimi hücre animasyonundan kurtarmak istedim. Hücre sadece sembolizmdir. Asuka'nın resmini bir işaretleyici ile görürseniz ve Miyamura'nın sesini duyarsanız, onu Asuka yapmak için fazlasıyla yeterlidir. Artık hücrelere takılmak istemiyordum.''''' | ||
''''' | '''''Ancak bu, CGI'a gideceğimiz anlamına gelmez. Ben sadece animasyonun bir ifade aracı olarak tek başına çizimler üzerinde çalışabileceğini söylemek istedim. "Selüloit olmadığı için bitmiş bir ürün değil" veya "selüloit olmadığı için köşeyi kesiyor" diye şikayet eden budalalara bir şey söylemek istedim.''''' | ||
''''' | '''''Bu bir kurtuluş. Sadece sahip oldukları tektip düşünce tarıznı yok etmelerini istedim. O sahneler "Hücre olmadıkça onu insan olarak tanıyamam"ın ötesine geçmiştir ve bu adeta bir fetişizmdir.''''' | ||
''''' | '''''İlk denemem 16. bölümde bir çizgiyi konuşturduğumda oldu. Animasyon sadece birer semboldür, yani baştan itibaren yalandır. Bu bir kurgudur. Kimse bunu bir belgesel olarak düşünmüyor.''''' | ||
''''' | '''''Ama kendi canlı performans anlayışımda, filme belgesel koymak istiyorum. TV animasyonunda sembolizmi yok etmenin nadir bir yolu olurdu. Hücresiz çizimler ortaya çıktığında, anime endüstrisindeki bazı insanlar buna tembellik dedi, ama tembel olarak görmeleri iyi değil. Bunu bir "ifade" olarak hedeflediğimizin farkında değiller ama zihinlerinde bu kavramlar uzun zamandır yok.''''' | ||
''''' | '''''Bence başka yollar da olabilirdi ama son bölümde hâlâ saf bir kelime oyunu var.''''' | ||
Bazı hayranlar 26. bölümü inkar ettiler. Tabii ki, orijinal hikayeyi yansıtmadığı için hüsrana uğrayan hayranlar olduğu doğru. Çevrimiçi ortamda(*1) birçok basit "sözlü saldırı" olduğunu duydum. Öte yandan, bu son bölüm "Evangelion"un en yüksek izlenme oranını kaydetti ve genellikle anime izlemeyen izleyiciler "Evangelion harika!" dedi. | |||
*1) Bir kişisel bilgisayar ile bir ana bilgisayar istasyonundaki bir sunucu (veya bağlantı veya ana bilgisayar) arasında, bir iletişim hattı ve onun tarafından sağlanan hizmetler aracılığıyla özel yazılım ve benzeri. En parlak dönemi, 1980'lerin sonlarında ve 1990'larda, internetin daha sonra halka açılmasıyla yavaş yavaş düştüğü zamandı. | |||
'''''Anno: Çevrimiçi ortamda birçok insan inatçıdır ve esnek bir şekilde düşünemez. Kendi odalarında olsalar bile, tüm dünyayla bağlantılı oldukları izlenimini edinirler. Ama bu sadece "bilgi"dir. Bu bilgiyi doğrulamanın bir yolu yok, ancak her şeyi çözmüş gibi hissediyorlar. Bu rahatlık hissi tuzaktır. Ayrıca, bilgi için değer duygularını kaybettiler.''''' | |||
''''' | '''''Başka bir şey, anonim olarak yapabilmeleridir. Örneğin, bana lakaplar takar ve "Anno, kıçımı öp" derlerdi. Yanlarında olsaydım, ona vurabilirdim. Bunu söyleseydim, muhtemelen çevrimiçi ortamdan uyarı alırdım, ama bu grafiti kaplı bir tuvalet gibi olurdu. Üzerine isminizi yazmanıza gerek yok. Odasında devam ediyor.''''' | ||
''''' | '''''Sistem harika, ancak kullananlar buna pek hakim olamıyor. Tabii ki, herkes için değil. Ama orada normal insan bulmak çok zor. Her neyse, şimdi bunlarla uğraşacak vaktim yok. Onlara dünyayı biraz daha iyi tanımalarını ve gerçeğe dönmelerini söylemek istiyorum.''''' | ||
''''' | '''''Örneğin 25. ve 26. bölümlerin tekrar çekileceği hikaye Gainax tarafından çevrimiçi ortamda haber yapıldı. Bunun nedeni, eğer doğru bilgi vermezsek, insanlar çok fazla sahte bilgi alacaklar, ancak bunu verir vermez, bunun bir para kazanma planı olduğuna dair saçma sapan bir açıklama aldık. Bu onların ekonomik mantığı anlamadıklarını ve bu tür şeyleri söylemekte haklı olduklarına inanmakla kendi ikiyüzlülüklerinin ikiyüzlülüğünü anlamadıklarını gösteriyor.''''' | ||
''''' | '''''Bana öyle geliyor ki "Evangelion" sadece olumsuz unsurlara sahip (gülüyor). Anime hayranlarıyla fikirlerinin ne kadar çocukça olduğunun farkında olmadıkları için dalga geçilir. Odalarından çıkmadıkları için. Sadece kendi odalarının güvenliğinde kalırlar.''''' | ||
''''' | '''''Anime hayranlarının kafasında emin olacak hiçbir şeyleri yoktur. Bu yüzden yardım için anime ararlar. Terayama Shuji'nin "Kitabı at, şehre git" demesi gibi değil, ama şehre gitmeleri ve çeşitli insanlarla sosyalleşmeleri gerekiyor.''''' | ||
''''' | '''''Bunu söyleyebilmemin nedeni, içimde hiçbir şeyin olmadığının farkında olmam... O kadar aptalım ki 21 yıldır anime hayranıyım ve bunu ancak 35 yaşında fark ettim (gülüyor).''''' | ||
Maalesef bu seferlik bu kadar. Daha duyacak ve konuşacak çok şey var. Newtype, gelecekte Anno'yla birkaç kez daha röportaj yapmak istiyor ve onun yorumlarını bir sonraki sayıda dergiye ayrı bir ek olarak sunmayı umuyoruz. | |||
Yönetmenle "konuşmak", Newtype'a bir kartpostal veya mektup göndermek istiyorsanız, soru, geri bildirim veya eleştiri sormakta sorun yok. | |||
Onunla dergide "konuşmaya" istekli olduğunuz sürece, kesinlikle size cevap verecektir. (*2). | |||
*2) Bu proje hayata geçmedi. | |||
=Söylentilerin Değer Katmanı= | =Söylentilerin Değer Katmanı= |
Revision as of 13:50, 26 August 2021
Girişlerin formatı aşağıdaki gibi olmalıdır:
- Başlık (veya basit bir başlık yoksa, kim-ne-nerede kombinasyonu),
- İlgi noktaları, ilgilenilen konu,
- Alıntılar
- Birincil kaynak ve kullanılabilirliği; bu genellikle orijinal Japonca metin anlamına gelir,
- İkincil kaynaklar ve bulunabilirlikleri; bunlar genellikle çeviriler olur,
- Kaynakların güvenilirlik seviyesi ve ilgili sorumluluk reddi beyanları (personel beyanları genellikle 2. seviye kanondur).
Daha kapsamlı bir liste için Gwern'in kaynak antolojisine ve EvaMonkey'in Yazılı Açıklamalar sayfasına bakabilirsiniz. Evangelion metin dışı materyalini analiz etmedeki özellikler için lütfen Teori ve Analiz: Kanon Nedir? yazısına bakın.
Bu liste çoğunlukla orijinal seri ve EoE ile ilgili materyalleri kapsar, ayrıca bakınız:
Evangelion 1.0 Complete Records Collection
Evangelion 2.0 Complete Records Collection
Kaynaklar:Evangelion Q Records Collection
Evangelion 3.0+1.0 Çeşitli Çeviriler
Güvenilir ve iyi bilinen kaynaklardan
Hideaki Anno: “Burada ne yapmaya çalışıyorduk?"
- İlgilenilen nokta: Televizyon animesi başlamadan önce Anno'nun aklından geçenlere dair derinlemesine bir bakış. (Lütfen genişletin.)
- Alıntılar:
- Birincil kaynak: Neon Genesis Evangelion 1. Cilt (Daha iyi sürüm bilgilerine ihtiyacımız var!)
- Çeviriyi yapan: Burada mevcuttur. Mari Morimoto ve Fred Burke
- Güvenilirlik seviyesi: Sağlam Katman, 2. Seviye Kanon.
Yıl: 2015. On beş yıl önce insan nüfusunun yarısından fazlasının yok olduğu bir dünya. Mucizevi bir şekilde yeniden canlanan bir dünya: ekonomisi, üretimi, dolaşımı, maddi malların tüketimi; böylece marketlerin rafları bile doluyor. İnsanların dirilişe alıştıkları, ancak yine de dünyanın sonunun geleceğini hissettikleri bir dünya. Geleceğin liderleri olacak çocuk sayısının az olduğu bir dünya. Japonya'nın orijinal Tokyo'sunun yok edildiğini, atıldığını ve unutulduğunu gördüğü ve Nagano Eyaletinde yeni bir başkent inşa ettiği bir dünya. Yeni bir başkent olan Tokyo-2'yi inşa ettiler, sonra onu bir tuzak olarak bıraktılar, sonra başka bir yeni başkent olan Tokyo-3 inşa ettiler ve onu saldırılardan korumaya çalıştılar. "Havariler" olarak adlandırılan, tamamen bilinmeyen bir düşmanın şehirleri harap etmeye geldiği bir dünya.
Bu kabaca Neon Genesis Evangelion dünya görüşüdür. Bu, karamsarlık vizyonuna boğulmuş bir dünya görüşüdür. Hikâyenin, ancak iyimserlik izleri kaldırıldıktan sonra başladığı bir dünya görüşü.
Ve o dünyada, 14 yaşındaki bir erkek çocuk, insan temasından kaçıyor. Davranışlarının kendisini mahkûm ettiği kapalı bir dünyada yaşamaya çalışıyor ve kendini anlama girişiminden vazgeçmiş. Babasının kendisini terk ettiğini hisseden, korkak bir genç adam, kendini tamamen gereksiz biri olduğuna öylesine inandırmış ki, intihar edemeyecek kadar gereksiz birisi olduğuna inanıyor.
Ve bir insan dokunuşuna zar zor izin verecek kadar hafif yaşayan 29 yaşında bir kadın var. Yüzeysel ilişkiler kurarak ve kaçarak kendini koruyan bir kadın.
İkisi de incinmekten son derece korkuyor. Her ikisi de insanların “bir maceranın kahramanları” dediği şey için uygun değil, olumlu tavırlardan yoksunlar. Ama her durumda, onlar bu hikâyenin kahramanlarıdır.
"Yaşamak değişmektir" derler. Bu prodüksiyona, üretim tamamlandığında dünyanın ve kahramanların değişmesi dileğiyle başladım. Bu benim "gerçek" arzumdu. Dört yıl boyunca hiçbir şey yapamamış, çökmüş bir adam olarak Neon Genesis Evangelion'a her şeyimi dahil etmeye çalıştım. Dört yıl boyunca kaçmış bir adam, yalnızca henüz ölmemiş birisi. Sonra bir düşünce geldi. "Kaçmamalıyım" düşüncesiydi bu ve animenin yapımına yeniden başladım. Tek düşüncemin duygularımı filme dönüştürmek olduğu bir yapım. Davranışımın düşüncesiz, zahmetli ve kibirli olduğunu biliyorum. Ama yorgunum. Sonucun ne olacağını bilmiyorum. Çünkü içimde hikâye henüz bitmedi. Shinji, Misato veya Rei'ye ne olacağını bilmiyorum. Hayat onları nereye götürecek bilmiyorum. Çünkü hayatın prodüksiyon kadrosunu nereye götürdüğünü bilmiyorum. Sorumsuz olduğumu hissediyorum. Ama... Ama üretimde kendimizi dünya ile senkronize etmemiz çok doğal. Bir risk aldım: "Bu sadece bir taklit." dedim. Ve şimdilik sadece bu açıklamayı yazabiliyorum. Ama belki de "orijinalimiz" orada bir yerde yatıyor.
17 Temmuz 1995,
Bir stüdyoda, bulutlu ve yağmurlu bir gün.
Dipnot.
Bu arada, Shinji'nin adı bir arkadaşımdan geldi. Misato'nun adı bir manga kahramanından geldi. Ritsuko ismi ortaokuldaki bir arkadaşımdan geldi. Her yerden bir şeyler ödünç aldım. Aslında hiçbir şeyle ilgisi olmayan isimler bile bu şeyleri yöneten sayısız kişilerden geliyor. Boş zamanı olan birinin onları araştırması eğlenceli olabilir.
Hideaki Anno: Ghibli ga Ippai Liner Notları
- Ghibli ga Ippai ("Ghibli ile dolu"), Ağustos 1996'da piyasaya sürülen tüm Ghibli Stüdyosu filmlerinin (TKLO-50180 Tokuma Japan Communications) bir kutusudur ve astar notlarında Hideaki Anno hakkında bir bölüm içerir.
- Mark Neidengard tarafından çevrildi,
- Kaynak: http://keyframe.cjas.org/~mneideng/trans/misc/annoghib.txt
Anno Hideaki. Yönetmen, yapımcı. 1960 doğumlu Yamaguchi Prefektörlük’ünde, Uto Şehri’nde (doğdu). Animatör olarak, "Superdimensional Fortress Macross", "Nausicaa of the Valley of the Wind" gibi çalışmalara katıldı. Daha sonra, "Royal Space Force - The Wings of Honneamise"in prodüksiyonu için Gainax ortak anonim şirketini kurdu. Ayrıca bu iş için Animasyon Yönetmenliği yaptı. Daha sonra yönetmen olarak "Aim for the Top!", "Nadia of the Mysterious Seas", "Neon Genesis Evangelion" ve diğerleri üzerinde çalıştı.
İnsanların gerçekte yaşamaya devam etmeleri için çok fazla acı verici şey var. Böylece insanlar hayallere koşar ve saklanır. Filmleri eğlence olarak izliyorlar. Saf, sahte bir dünyada her şeyin tadını çıkarmanın bir yolu olarak animasyon, hayallerin gerçekleşmesidir ve filme yerleşmiştir. Kısacası tesadüflerin bile düzenlendiği ve sinematik olarak gereksiz olduğuna hükmedilen her şeyin çıkarılabildiği bir şey. Gerçek dünyanın olumsuz duyguları bir istisna değildir. Yönetmen arzu ederse, başkalarına karşı kötü niyeti bile doğrudan filme dahil edilebilir. Sanırım bu, anime ile ilgili çekici şeylerden biri. Gerçekliğin sıkıntısını rüyalara dönüştürmek ve bunu insanlara aktarmak... bizim işimiz bu mu? Fatura vadesi gelene kadar gerçeği unutan, kendilerini mutlu yanılgılara adamak isteyen insanlar uğruna. Sanırım eğlence ve hizmet sektöründeki işimiz bu.
Ghibli Stüdyosu'nun çalışmalarının ayırt edici özelliklerinden biri, takıntılı eylemleri olsa bile amacını kaybetmemiş gibi görünen şeylerin olmasıdır. Kişinin amacını kaybetmesi umutsuzluğa yol açar ve bu ölümcül olabilen bir hastalıktır. Merak ediyorum, Miya-san ve adamları bu çaresizlik hissine aşina mı? Belki de bu acıyı başkalarına göstermek istemiyorlar. Bence özellikle kendinden nefret etme ve kompleksler denen olumsuz şeyleri başkalarına göstermek istemiyorlar. Bu nedenle Ghibli Stüdyosu'nun çalışmaları, yüzeysel mutluluktan başka hiçbir şey gösteremez ve tüm kirli şeylerin atlandığı bir gerçekliğin yeniden üretimidir. Gerçeği taklit eden ve bir rüyadan başka bir şey olmayan bir kurgudur. Sanırım bu, eğlencenin yönetimi. Ve bence Ghibli Stüdyosu'nun çalışmalarının güvenle izlenebilmesinin nedenlerinden biri, markalı kreasyonlardır.
Bunu inkar etmeye niyetim yok. Ghibli Stüdyosu'nun tüm çalışmaları üst düzey kreasyonlardır. Fakat, yardımcı olamam ama bir şeyin eksik olduğunu hissediyorum. Bunun nedeni, tekniğin orada olmasına rağmen, kesinlikle herkesin içinde akan "kanı", "kanı" artık hissedemiyorum. Acaba bu ne zaman başladı? Ghibli Stüdyosu'nun işleri benim için "Anime" imajını taşımayan, daha çok sözde Japon sineması, yani artık tüm enerjisini yitirmiş Japon filmleri haline geldi. Bir şeyin eksik olduğunu hissetmemin nedeni bu olabilir.
Bu arada, Bay Miyazaki Hayao ve Bay Itano Ichirou, öğretmenlerim olduğunu düşündüğüm kişiler. Övünüyorum ve muhtemelen dünyada bu kombinasyona sahip tek kişi olduğumu söylüyorum. Sadece animasyon sanatının teknik noktalarından değil, film yapımının zihinsel kısmından da çok etkilendim. Film yapımı konusundaki duruşum, ikisinden öğrendiklerime bağlı kalmaya çalışmaktan başka bir şey değil. İkisine de minnettarlık sözlerinden başka bir şeyim yok.
"Nausicaa" için animatör olarak yardım ettiğimde, Miya-san'ın bana sık sık söylediği bir şey vardı. Çinli bir bilgeden alıntılıyor gibi görünüyor ama "Bir şeyi başarmanın üç şartı var. Bunlar: Genç olmak, fakir olmak ve bilinmeyen olmak." Ve "Ne olursa olsun arkadaş edin." derdi. Böylece bana bunlar öğretildi. Bu 12 yıldan fazla bir süre önceydi. Evet, Miya-san'ı yaklaşık 12 yıldır tanırım. O zaman, Miya-san'ın çeşitli şeyler başardığını düşünüyorum. Ancak o da pek çok şeyini kaybetti.
Bence bir stüdyoyu desteklemek, yani örgütü yıkıma karşı korumak için mücadele etmek, devam ettikçe acı verici bir şey. Size güçlü bir şekilde bağlı olan bir asa, aynı zamanda iki ucu keskin bir kılıçtır. Bir "deney" bahanesiyle kafanızı gizlemeden kısa bir film bile duyurmanızı engelleyen marka imajının yüksekliği ve dünyanın baskısının ağırlığıdır.
Ancak, yine de yeni bir şey elde etmeye çalıştığını hissediyorum. Geçmişinden kurtulmaya mı çalışıyor? Ama film yapmaya devam edenlerin kaderi bu olabilir mi? Her halükarda, arzuları konusunda derin bir zanaatkârdır.
Son olarak, başyapıtı "Nausicaa"dan (film) uzanan yedi eserlik serinin sonuncusu olan "Mononoke Hime"ı sabırsızlıkla bekliyorum. Hayır, ben ciddiyim.
Dipnot. Dün, son işimi bitirdikten sonra zihinsel bir çöküş halindeyken, aldığım cesaret verici bir telefonla kalbimin derinliklerine taşındım. Alıcıdan gelen kaygılı sözler, yüceltilmiş bir yüzle tüm vücudumun neşesinde olduğu için benim açımdan sevinçli oldu. Gizlice, kendim için biraz takdir görmekten mutlu oldum. Kalbimin derinliklerinden teşekkür ederim.
Efendim, Lord Miyazaki Hayao-sama. (Kendini ilan eden) savurgan bir oğuldan, Anno Hideaki'den.
Hideaki Anno: Evangelion Hakkında Soru-Cevap (G.Press 06/1994)
- Çeviri: Riki
- Kaynak: https://web.archive.org/web/20121231204309/http://johakyu.net/lib/2007/10/2007-10-12-000603.php
Bu muhtemelen Gainax tarafından yayınlanan bir bilgi dergisi olan "G. Press"'in bir sayısında Eva'nın yapımının duyurulmasından hemen sonra yayınlanan ilk "Eva" röportajıdır.
Evangelion ne tür bir anime?
Anno: Yakın gelecekte geçen bir devasa robotların hikayesi. Sanırım bu en yakın açıklama. Ancak bu sefer "Gun Buster"daki gibi parodi unsurları yok. Biraz komedi var ama daha ciddi. Alışılmadık bir havaya sahip bir anime olmasını umuyorum.
Ana karakter nasıl bir insan?
Anno: Bu, bir anime yönetme konusundaki ilk girişimim. Ana karakter bir çocuk. 14 yaşında ve ortaokul 2. sınıfta.
Hikayede hiç kız var mı?
Anno: Çok olacak. Bir sürü kız var. Ama basmakalıp karakterlerden kaçınmaya çalışıyorum.
Sözde bir temanız var mı?
Anno: Sanırım şu anda düşündüğüm bir tema olurdu. Anime hayranlarının (kendim dahil) sahip olduğu kompleksleri düşününce, "bizi "mutlu" kılan nedir? Nasıl "mutlu" olabilirim?", sanırım bu kadar. Pek çok başka şey var. Sistemin laneti, ebeveynler ve çocuklar ve benzeri hakkında.
Şu anki durumunuz nedir?
Anno: Orijinal hikaye, olay örgüsü, sahne tasarımı, senaryo ve dış taraflarla müzakereler yapmakla meşgulüm. Ve bir de hikaye tahtası var. Eve ne zaman gidebileceğimi merak ediyorum.
Son olarak, lütfen okuyucularımıza birkaç cümle söylemek ister misiniz?
Anno: "Uru"nun şimdilik ara vermiş olması üzücü ama "Eva", "Nadia"dan bu yana dört yıl sonra ilk gerçek animasyonum olacak. Bu animenin insanlara animasyon yapmak istediklerini hissettirmesini istiyorum. Lütfen dört gözle bekleyin.
Muhabir: Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Anno: Rica ederim. Lütfen bir daha gelin.
・・・
Prodüksiyon şirketi ünlü bir prodüksiyon şirketidir ve aynı zamanda bir yayınevi ile işbirliği yapmayı planlamaktadır. Hâlâ Eva'dan bekleyecek çok şey var ve G-Press onu yakından takip edecek. Teşekkür ederim.
(Kamimura tarafından yazıldı.)
Hideaki Anno ve Yoshiyuki Sadamoto: '95 Ocak'ı, Yaratıcıların Sohbeti
- Ocak 1995 yayınından alıntılar.
- Çevirmen: riki, https://www.buymeacoffee.com/rikki/hideaki-anno-yoshiyuki-sadamoto-interview-january-95 adresinden.
- Kaynak: http://anime-room.jp/modules/evangelion/eva-doc/siryou1.htm
Biz farkına bile varmadan 90'ların ortalarındaydık, ve şimdi 21. yüzyıl hemen önümüzde duruyor.
Bu iki adam, Gainax'ın temel bir üyesi olarak "Wings of Honneamise", "Aim for the Top GunBuster", "Nadia: The Secret of Blue Water" gibi filmlerde çalıştı.
Önümüzdeki 21. yüzyılda animasyonun durumu ile umutlarınız ve tahminleriniz hakkında konuşmanızı rica ediyorum.
Anno: Özgün eserlerle alakalı konuşacak olursam, animasyonun geleceğine dair şüphelerim olduğunu söyleyebilirim. Umut, özünde sadece bir umutsuzluğun ürünüdür, bu yüzden umut hakkında konuşmak çaresiz olmaktır. Ve umutsuzluğun başka bir adı vardır, "ölümcül bir hastalık". Japon Animasyonu bugün tam da böyle bir durumda. İnsanlar umuttan bir meşru müdafaa olarak bahsederek bunu örtbas etmeye çalışıyorlar. Aynısı anime dergileri için de geçerli. Bilgi dergileriyle neredeyse aynılar.
Yani her şeyin o noktaya geldiğini mi söylüyorsun?
Anno: Evet. Günümüzde çoğu anime aslında manga veya video oyunlarından geliyor. Bunun nedeni sponsorların, yaratıcıların ve izleyicilerin gerçekten anime ihtiyacını hissetmemesidir. Bence sevdikleri mangaların versiyonu olduğu ve en sevdikleri seslendirme sanatçılarının seslerini duyabildikleri sürece önemli olan bu. Animenin kendisi zaten ikincil bir şey. Temel bir medya parçası olarak gücünü çoktan kaybettiğini hissediyorum. Bu durumda hayal kırıklığına uğradım.
Sadamoto: Ama yine de "Evangelion" adında yeni bir çalışma yapmaya çalışıyorsun, değil mi?
Anno: Yine de umutsuzluğun bir ürünü.
Sadamoto: Benim durumumda, Monthly Shōnen Ace için yakında çıkacak olan "Evangelion"un manga versiyonunu çizeceğim. Animasyon yerine mangayı seçmemin sebebi çok çaresiz olmam ve animasyonu bırakmamdı. Tabii ki animasyon sektörüne istediğim için gelmedim ve insanlar benim de Anno'dan hoşlanmamı istediler, ama maddi arzularımı tatmin etmek istediğim için buradayım. Bu oldukça geçici bir nedendir. Yani bu "umutsuzluğu" Anno ile aynı şekilde ölçerseniz, biraz sorun olduğunu düşünüyorum.
Animasyona kişisel bağlılıktaki farkı mı kastediyorsunuz?
Sadamoto: Elbette, üzerinde çalıştığım filmler hakkında kendi hislerim var. Yani genel olarak animasyona yaklaşımımdaki bir farklılık gibi. Gerçeği söylemek gerekirse, uzun zamandır animasyonu bırakmayı düşünüyordum ama çevremdeki insanların bana ihtiyacı vardı, bu yüzden biraz daha takılacağımı düşündüm. Mecazi olarak konuşursak, kendimi "Patlabor 2"den Tsuge gibi hissediyordum (gülüyor).
Anno: Sanırım nereye gittiğini görmek istersin.
Sadamoto: Ancak gelecek için biraz umudum vardı. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre Telecom için çalıştıktan sonra "Royal Space Force: The Wings of Honnêamise" programında GAINAX'a katıldım. Ayrıca karakter tasarımı ve sanat yönetmenliği üzerine ilk çalışma fırsatım oldu. En azından benim için, bundan sonra yaptığım tüm işler, "Royal Space Force" döneminde edindiğim bilgilerin bir kısmına dayanıyordu. Sonra buna bir son vermeye karar verdim ve devam eden bir proje vardı ama maalesef, başaramadım. Bu, mangaya geçme kararımda büyük bir faktördü, ancak pes ettiğimi sanmıyorum. Bazı insanlar kaçtığımı düşünebilir, ancak benim için bunu animasyona karşı saldırımdan önce doğru yönde atılmış bir adım olarak görüyorum.
Anno: Umutsuzluktan çok hayal kırıklığı. Terk edilme.
Sadamoto: Evet, tuhaf bir şekilde ticarileştirmeye odaklanan mevcut animasyondan vazgeçiliyor. Ancak GAINAX'ta Anno da dahil olmak üzere bu animasyonu henüz terk etmemiş birçok insan var. Yani onlara yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa, onlara yardım etmeye hazırım.
Bu koşullara rağmen yeni bir film üzerinde çalışmaya karar vermenize ne sebep oldu?
Anno: Tabii ki kendim için (gülüyor). Bir şeyler yaratmanın nedeni her zaman çok kişiseldir. Artık bundan daha fazla konuşmaya gerek olduğunu sanmıyorum. Bununla birlikte, bir televizyon animesi olduğu sürece, bir üründür. Bu yüzden onu mastürbasyon gibi bir şeye dönüştürmemeye dikkat etmeliyim. Kendi isim değerimiz de dahil olmak üzere bu işin iyi yürümesini sağlamalıyım. Bugünlerde sadece "anime yaparak" hayatta kalmanın zor olduğunu düşünüyorum.
Bir zamanlar popüler olan bir medya karışımını mı kastediyorsunuz?
Anno: Bir medya karışımı olarak adlandırılsa da, bir "özü" yoksa, sadece bir dizi zayıf şeyin bir araya gelmesidir. Özünde güçlü bir anime yaratabilirsek güzel olurdu, ama gerçekte güçlü bir enerjiyle orijinal anime yaratmak zordur. Elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum, böylece insanlar buna özgünlük eksikliği olan televizyon neslinin hüznü demesinler. Bunu yapmak için çevreyi iyileştirerek başlamalıyız ve bu en zor kısım. İnsanlar anime endüstrisine soğuk davranıyor (gülüyor).
Animasyonda tam olarak yanlış olan nedir?
Anno: "Yanlış" denebilecek birçok şey var. Ama bu kadar kısa sürede yanlış anlaşılmadan onlardan bahsetmek çok zor. Ancak animenin şu anki durumunun, ömrünün sonuna geldiği söylenen Japon film endüstrisinin sonuna çok benzediğini duydum. Anime bir medya içeriği olarak ömrünün sonuna gelmiş olabilir ve sona yaklaşıyor olabilir. Bununla birlikte, sadece bir yaş meselesi olsa bile, bugün güç ve enerjiden yoksun olduğumuzu inkar edemem. 10 yıl öncesine kıyasla, hayranlarımızın sahip olduğu şeyler de dahil olmak üzere, eskisi kadar iyi olmadığı aşikar. Bunun kısmen mangalara ve oyunlara enerji dağılımından kaynaklandığını düşünüyorum. Lanet olsun. Geçmişi çok fazla yüceltmek, gerçekliğe kötü bir bakış açısı getirmek ve geleceği özlemek tehlikelidir.
Sadamoto: Küçük bir çocuğum var, sonuçta en çok ilk "Ultraman"dan büyüleniyor. Eminim bunun nedeni sadece çığır açan eserlerin sahip olduğu güçtür, ancak son anime, özellikle orijinal olanlar, bu gücün çok azına sahiptir. Tabii bunun sebebinin bir kısmı bizden. Bir düşünün, neden yaklaşan yeni çalışmanızı robot bir şey yapmaya karar verdiniz? Sadece nedenini sorduğumu hatırlıyorum ve o zaman ikna olduğumu sanmıyorum.
Anno: Ticari bir ürün olarak (gülüyor). Yok gerçekten. Orijinal projemi bitirmenin en iyi yolunun bir robot, uzay veya güzel bir genç kız yapmak olacağını düşündüm. Çünkü bu kategorilerin en iyi ürün değerine sahip olacağını düşündüm. Sponsorların ödemesi kolaydır.
Sanırım, duruma rağmen anime orada asılı duruyor.
Anime hakkında nasıl hissediyorsun?
Anno: Bence bu sadece bir şeyler "yapma" durumu. Bu durum için minnettar olmamız gerektiğini düşünüyorum. Anime işi olması önemli. Anime hâlâ geçerli bir iş. Ancak animenin karanlık bir dünyaya doğru ilerlediğini de hissediyorum. Olduğum yerden memnun olmak ve animemizi dünya ile gurur duyabileceğimiz bir şey yapmak istemiyorum. İnsanlar televizyon animesinin ucuz olduğunu söylüyor, ancak diğer televizyon şovlarına kıyasla, bir samuray draması kadar yüksek bir bütçeyle yapıldı. Bu animenin değerli bir ürün olduğu anlamına geliyor. Animenin ekonominin merkezine daha yakın konumlanmasını istiyorum. Yine de eğlencenin kralı olmak zor (gülüyor).
Neden hâlâ orijinaline bağlı kaldığını düşünüyorsun?
Anno: Sanırım bunun sebebi varlığımın filmde kalması. Oldukça basit. Hoş bir his. Film yapımının kendisi oldukça hoş bir duygu. Her durumda, animasyonun ilginç olması gerekiyordu.
Hideaki Anno: Anno, Evangelion'un Üretimine Başladı (Newtype 04/1995)
Çeviri: Riki
Kaynak: http://anime-room.jp/modules/evangelion/eva-doc/siryou2.htm#top
Anno, Evangelion'un Üretimine Başladı
Ocak ayı sonlarında GAINAX'ı ziyaret ettiğimizde,
yeni TV animesi "Neon Genesis Evangelion" birinci ve ikinci bölümlerinin son aşamasına gelmişti bile.
Bu röportajın başında,
Anno Hideaki, Robot animasyonunun modası geçmiş olduğunu düşünmüyor musun? dedi.
Bu uyarıcı bir ifadedir.
Robot animeleri kesinlikle 20 yıldan fazla bir geçmişe sahip yeni bir tür değil.
Ama öyle düşünüyorsa, neden bir robot animenin planlanması ve yönetilmesine katılıyor?
Anno: Televizyonda, bir oyuncak şirketinin sponsor olmayacağı bir robot animesi yapmanın güzel olacağını düşünmemin sebeplerinden birisi olduğu için böyle düşünüyorum.
Mekanik tasarıma müdahale eden bir sponsoru olsaydı bu animeyi yapmayacağını söyledi.
Ayrıca Robot animesi bir kalıba sıkıştı, ben de o kalıbı kırmak istedim diyor.
Bu, norm olan oyuncak şirketleri ile yapılan bağlantılarla yapılan olağan robot animasyonundan tamamen farklı bir duruş.
Başladığı iddialı bir proje değildi, ancak üzerinde çalışmaya başladığında çok "zor ve ağır" bir robot animasyonu olduğu ortaya çıktı.
Bu arada, bu film üzerinde çalışırken aklında şunlar vardı.
Anno: Mesela robot ve bishojo(*1) animesini seven 20 yaş üstü insanlar gerçekten mutlu mu merak ediyorum. Daha büyük bir mutluluk olduğunu hiç bilmeselerdi, hayatlarının geri kalanında mutlu olabilirlerdi. Ama bu tür bir mutluluğu sorgulamaya başladım.
- 1) Bishōjo, genellikle genç yetişkin yaşının altındaki güzel bir genç kız için kullanılan Japonca bir terimdir.
For anime fans who like robots and bishojo, this story may be startled.
Ana karakter Shinji Ikari asla bir otaku olarak tasvir edilmez, ancak pasif ve sosyalleşmemiş olarak kabul edilir.
Anno: Bu animeyi yaparken böyle bir insan için mutluluğun ne anlama geldiğini düşünmek istiyorum.
Tabii ki animede bir drama olarak anlatılmalı. Bu heyecan verici, değil mi? Bana da şu hikayeyi anlattı:
Anno: Henüz bitirmedim ama ilk iki bölümün son zamanlardaki 'ruh halimin' gerçek bir yansıması olacağını düşünüyorum. Bunu fark ettiğimde, 'Oh, bu iyi' diye düşündüm.
Bu onun içsel benliği ve yaptığı anime birbirine çok yakın olduğu anlamına gelmelidir. Ayrıca ilginç.
'Anno: Nadia'dan daha kült bir anime olacağını düşünüyorum çünkü böyle bir "his"se sahip bir anime olacağını hiç sanmıyorum.
Bu "ruh hali"nin ne olduğunu merak ediyorum. Anime hayranlarının daha önce hiç görmedikleri bir şeyi "Evangelion" ile deneyimleyebileceklerine eminim. Yapacaklarına dair bir his var.
Hideaki Anno: Mutluluğumuz: "Evangelion" Tarafından Tasvir Edilen Mutluluk (Newtype 11/95)
- Çeviri: Riki
- Kaynak: https://home.gamer.com.tw/creationDetail.php?sn=863308
Konuşmacılar:
Hideaki Anno
Kotono Mitsuishi, Japon seslendirme sanatçısı, şarkıcı ve anlatıcı
Kunihiko Ikuhara, Japon yönetmen, yazar, sanatçı ve müzik yapımcısı
Newtype
Biz editörler, "Evangelion"un özüne ulaşmak için özel bir yuvarlak masa tartışması planladık. Katılımda elbette yönetmen Hideaki Anno vardı. Ayrıca önemli kahraman Misato Katsuragi'yi oynayan Kotono Mitsuishi de katıldı. Özel konuk, aynı zamanda Anno'nun yakın arkadaşı olan yönetmen Kunihiko Ikuhara'ydı. Filmin teması "mutluluk" hakkındaydı.
・・・
Newtype: Şimdi Evangelion'un kaydını gördünüz, nasıl buldunuz?
Kunihiko Ikuhara: Harikaydı. Personelin yüksek gerilimini hissedebiliyordum. Oyuncular çok eksantrik ve çok çekici. Shinji'yi oynayan Ogata-san'ın hoş bir nötr havası var. Erkek seslendirme sanatçılarında bulamayacağınız bir temizlik anlayışı var.
Kotono Mitsuishi: Evangelion kaydını ilk kez mi görüyorsun?
Kunihiko Ikuhara: Evet, benim ilk seferimdi. Yine de dublajı daha önce görmüştüm.
Newtype: Evangelion'u ilk gördüğünde izlenimin neydi?
Kotono Mitsuishi: İlk bölümün videosunu izlediğimde 'ooh' diye bağırmadan edemedim. Ondan sonra, "Ooh, ooh!" diyerek ona hayran kalmaya devam ettim.
Kunihiko Ikuhara: İlk gördüğümde nostaljik olduğunu düşünmüştüm.
Newtype: Nostaljik?
Hideaki Anno: Ah adamım, ama ben bir 90'lar animesi yapmaya çalışıyorum.
Kunihiko Ikuhara: Hayır, eski demek istemiyorum. Geçmişte animasyon izlerken, gelecekte genç neslin çıkıp animasyonu değiştireceğini düşündüm. Ama bu olmadı. Bu yüzden "Evangelion"u ilk gördüğümde nostaljik hissettim çünkü gelecekte değişeceğini düşündüğüm türden bir animasyonla karşılaşmış gibi hissettim. Bu sadece 10 yıl önceki "Evangelion" hakkındaki izlenimim ve şimdi onun hakkında farklı bir izlenimim var. Ama eminim ki beni hayran olduğum zamanlardaki duyguya geri getirdi.
Newtype: Senin için "Evangelion" nasıl bir iş, Mitsuishi-san?
Kotono Mitsuishi: Henüz bitirmedim, bu yüzden söylemesi zor. Eşsiz bir "koku"ya sahip olan bir çalışma. Yönetmen Anno ayrıca bu animasyondaki karakterlerin dürüst konuşmadığını söyledi. Dürüst olanlar sadece okuldaki erkeklerdir.
Hideaki Anno: Doğru, sadece o ikisi (Toji Suzuhara ve Kensuke Aida).
Kotono Mitsuishi: Pen-Pen ayrıca beni rahatlatan bir karakter.
Hideaki Anno: Üzgünüm, hepsi çarpık.
Kunihiko Ikuhara: Sana garip bir şey sorabilir miyim?
Hideaki Anno: Tabii.
Kunihiko Ikuhara: Geçen gün Newtype'a verdiğin bir röportajda 'mutluluğu aramak'tan bahsetmiştin. Neydi o?
Hideaki Anno: Hayır, aslında mutluluktan o kadar çok bahsetmedim, sadece makalede ele alınan kısım mutluluktan bahsettiğim kısımdı.
Kunihiko Ikuhara: Anlıyorum. Bunu sana sormamın nedeni, geçen gün "Die Hard 3"ü izlememdi. Ama berbat bir filmdi. Ondan önce "Forrest Gump"ı izledim çünkü iyi bir üne sahipti ama aynı zamanda berbat bir filmdi. Aptalca olan, ikisinin de mutluluğu bulmakla ilgili olması.
Mutlak değerlendirme standartları ve mutlak mutluluk
Hideaki Anno: Bugünlerde tüm Amerikan filmleri böyle değil mi?
Kunihiko Ikuhara: Bu doğru. "Die Hard 3" aynı zamanda mutluluk arayışı hakkında bir film. Siyahlara karşı ayrımcılıkla ilgili bir hikayeyle başlıyor ve sonunda komünist gibi bir adam var. Başka bir deyişle, karşılaştırmalı bir teori olarak mutluluk hakkında bir hikaye.
Newtype: Karşılaştırmalı Teori?
Kunihiko Ikuhara: Evet. Amerika fakir ve çok fazla ayrımcılık var gibi görünüyor, ama yine de mutluyuz ve Amerikalı olduğumuz için şanslıyız. Bunu görünce başım döndü ve Amerika'da hayat gerçekten bu kadar zor mu diye düşündüm. Tam o sırada Newtype'ı okudum ve "Mutluluk Arayışında" başlıklı bir yazı vardı.
Hideaki Anno: Hayır, karşılaştırmalı bir teori olarak mutluluktan bahsetmiyorum. Her zaman düşündüğüm şey, onu başka bir şeyle karşılaştırmanın uygun olmadığı değil, mutlak olduğudur. İstediğim şey mutlak bir değerlendirme.
Kunihiko Ikuhara: Mutlak mutluluğu istediğini mi söylüyorsun?
Hideaki Anno: Hayır, yani sadece mutluluk değil, birçok yönden mutlak değerlendirme istemez misin?
Newtype: "Evangelion" için de mutlak değerlendirme istediğini mi söylüyorsun?
Hideaki Anno: Bunun için can atıyorum. İnsanlar benim işimin diğer animelerden daha iyi olduğunu söylemeleri benim için pek bir şey ifade etmiyor. Başka eserlerle kıyasladığımda değil, baktığımda güzel diyebileceğim bir iş yapmak istiyorum. "Mutlaklar" yalnızca fikirler bağlamında var olur. İmkansız olan bir şeyi sadece kişinin zihninde ve hayal gücünde var eden bir eser yapmak istiyorum. Bana gelince, benim kendi mutlak değerlendirme standartlarım var.
Newtype: "Evangelion"u değerlendirme standartları?
Hideaki Anno: Evet. "Evangelion"u yaparken aklımda ideal bir imaj vardı. En azından bu kadar ilginç olması gerektiğini düşündüm. Yani o seviyeye gelmezse çevremdeki kaç kişi ilginç dese de kendi kafamda değerlendiremiyorum.
Newtype: "Evangelion"un ilginç olup olmadığını ölçmek için tek yer "Evangelion"da mı?
Hideaki Anno: Sanırım söylediğim bu. Çevremdeki insanlar bunun ilginç olduğunu söylese bile, yine de olduğundan daha ilginç olması gerektiğini hissediyorum. İlginç olmamasının nedeni yeterince iyi olmamam. Mutluluk konusuna dönersek, sanırım böyle hissettiğimde mutsuz hissediyorum.
Kunihiko Ikuhara: Hmm, Evangelion'dan umduğum şey, bize mutlu olmanın somut bir yolunu gösteren bir drama olması.
Hideaki Anno: Mutluluğu somutlaştırmanın yolunu mu kastediyorsun?
Kunihiko Ikuhara: Evet evet. Mevcut durumlarının değişmesi durumunda mutlu olacağını düşünen birçok genç var. Durum kötü olduğu için mutlu olamayacaklarını veya başarılı olamayacaklarını düşünüyorlar. Bu doğru değil. Bizi mutlu eden şey, gerçekleştirme - mutluluğumuza şekil verme yeteneğimizdir.
Hideaki Anno: Mutluluk somut mu? Kolayca kelimelere dökülebilecek bir şey mi?
Kunihiko Ikuhara: Mutluluk birçok şekilde ifade edilebilir. Örneğin, bu kadar çok kızla çıktığım için mutluyum.
Kotono Mitsuishi: Ah adamım... (gülüyor)
Kunihiko Ikuhara: (Panik içinde) Sadece bir örnekten bahsediyorum.
Kotono Mitsuishi: Ama Ikuhara-san, mutluluğu düşündüğün zaman aklına ilk gelen şey bu oluyor. Biraz mantıklı, değil mi?
Kunihiko Ikuhara: Nesi mantıklı? Bu çok kaba (gülüyor).
Herkes: (gülüyor).
Newtype: Mutluluğun nedir, Mitsuishi?
Kotono Mitsuishi: Bunun hakkında burada konuşamam.
Kunihiko Ikuhara: Bu doğru. Ama mutlusun, değil mi Mitsuishi?
Kotono Mitsuishi: Muhtemelen. Bence mutsuz hissetmemeniz mutluluğun kendisidir.
Kunihiko Ikuhara: Önemli olan bu. Kendini nasıl mutlu edebileceğini düşünen insanlar o noktada zaten mutsuzdur.
Kotono Mitsuishi: Daha geçen gün, en sevdiğim oyuncunun eviyle benimkinin birbirine yakın olduğunu öğrenince çok mutlu oldum.
・・・
Shinji'nin 5 adımlı çekimi ve Misato'nun mutluluğu
Newtype: Bayan Mitsuishi, oynadığınız ve anlatmak istediğiniz bir hikaye var mı?
Kotono Mitsuishi: Benim için Kaji-san ve Misato'nun bir araya geldiği sahneydi. Ben bir kızım, bu yüzden romantik sahneleri severim.
Newtype: Ya sen, Ikuhara?
Kunihiko Ikuhara: Rei'nin cümlelerini merak ediyorum.
Hideaki Anno: Rei'nin iyi bir ünü var. Nedenmiş?
Kunihiko Ikuhara: Çünkü bu iyi bir tanımlama. Rei, aynı satırı Shinji'ye tekrar tekrar söylüyor. Bunun ilgi çekici olduğunu düşünüyordum.
Kotono Mitsuishi: Çümlelerin ne olacağı hakkında düşünmenizi sağlıyor. Daha da ilginç çünkü mantıklı olan kısımları var.
Kunihiko Ikuhara: Sanırım kelimeleri nasıl kullanacağını bilmiyor ve başkalarıyla nasıl iletişim kuracağını bilmiyor. Rei bilinçsizce bu kelimeleri kullanıyor ama Shinji bunu fazla düşünüyor.
Kotono Mitsuishi: Shinji gerginleşir ve bu sözle ne demek istediğini merak eder.
Hideaki Anno: Gerçeği söylemek gerekirse, manganın ilk cildinin sonunda tüm hikayeyi zaten verdim, ancak Evangelion'un hikayesi, iletişimde kusurlu olan insanlarla ilgili. Başkalarıyla iletişim kurmaktan korkan ve kendine saklayan bir çocuk ve yüzeysel ilişkilere kaçarak kendini koruyan 29 yaşındaki bekar bir kadın hakkında. Bu insanların nasıl değiştiğiyle ilgili bir hikaye.
Kunihiko Ikuhara: 29 yaşında bekar bir kadın Misato, değil mi? Misato sonunda mutlu olacak mı?
Hideaki Anno: Bilmiyorum. O olmayabilir. Mutluluk nedir bilmiyorum.
Kotono Mitsuishi: Misato için mutluluk ne anlama geliyor?
Hideaki Anno: Kaji ile bir araya gelirse mutlu olacağını sanmıyorum.
Kunihiko Ikuhara: Kaji ile birlikte olması yanlış mı?
Kotono Mitsuishi: En çok sevdiğiniz kişiyle birlikte olmamanın daha iyi olduğuna dair bir teori var.
Newtype: Misato en çok Kaji'yi mi seviyor?
Kotono Mitsuishi: Peki. Kesin bir şey söyleyemem çünkü potansiyel bir aşk ilgisi olabilecek başka birini bulamıyorum.
Hideaki Anno: Hayır, bilmiyorum. Misato Shinji'ye aşık olabilir.
Kotono Mitsuishi: Hmm, bundan yaklaşık on yıl sonrasına kadar kesin olarak bilemeyeceğiz.
Kunihiko Ikuhara: Ama Misato her zaman Shinji için bu kadar endişeli değil midir? Düşman saldırdığında ve hem Shinji hem de Rei havaya uçtuğunda, ikisi de havaya uçtuğunda bile "Shinji-kun" dedi. Onunla birlikte zarar gören Rei umurunda değil mi?
Kotono Mitsuishi: Kahramanın adını haykırılması bir kahramanın kaderidir. Ayrıca, beş seviyeli çekim gibi aynı "Shinji-kun"u kullanmanın birçok yolu vardır.
Kunihiko Ikuhara: Beş çekim nedir?
Kotono Mitsuishi: Senaryoda "Shinji-kun", "Shinji-kun" ve "Shinji-kun" yazıyor ama hepsi farklı. Bazıları neşeyle "Shinji-kun ♡" der, bazıları "Shinji-kun!" diye bağırır ve bazıları biraz kaşlarını çatarak "Shinji-kun!!" der.
Kunihiko Ikuhara: Anlıyorum.
Nihai Bireycilik ve Oğlanların Mutluluğu
Kunihiko Ikuhara: Bir erkek için mutluluğun ne olduğunu merak ediyorum.
Hideaki Anno: Bence sevdiği kızı elde etmesidir.
Kotono Mitsuishi: Ama onu aldıktan sonra işine geri döneceksin, değil mi?
Kunihiko Ikuhara: Böyle bir şeyi nasıl söylersin?
Kotono Mitsuishi: Çünkü bu şekilde olmayan pek kişiyi görmedim.
Kunihiko Ikuhara: Bu kızların sevmediği bir şey mi?
Kotono Mitsuishi: Bir kız olarak bundan hoşlanmıyorum.
Kunihiko Ikuhara: Böyle bir durumda ne yaparsınız? Genel olarak, biliyorsun.
Kotono Mitsuishi: Kızlar erkekleri suçlar.
Kunihiko Ikuhara: Erkekler suçlansalar ne yapardı merak ediyorum.
Kotono Mitsuishi: Bence bu duruma göre bir şey. Bazı insanlar bu yüzden ondan ayrılacak ve bazı insanlar yaptığı yanlışı tekrar düşünecek ve işini takip edecek.
Kunihiko Ikuhara: Erkeklerin neden çalışmaya bu kadar hevesli olduğunu merak ediyorum. Bunu daha önce hiç yapmadım.
Hideaki Anno: Oh, sadece iyi bir çocuk olmaya çalışıyorsun.
Kunihiko Ikuhara: Hayır, değilim. Ciddi anlamda.
Hideaki Anno: Bence erkekler sadece kendilerini düşündükleri için. Kızları düşündüklerinde bile, aslında bunu kendileri için yaptıklarını düşünüyorum.
Newtype: Ne demek istiyorsun?
Hideaki Anno: Bir zamanlar ana karakterin sevdiği kız için Koshien'i (lise beyzbol turnuvası) terk ettiği bir manga vardı. Böyle bir şeye inanamıyordum. "Sevdiğin kadın için" demek ikiyüzlülük gibi görünüyor. Sanki sadece kendi arzularının ve zevklerinin peşinden giderken bahane olarak "kız için" diyor. Erkeklerin böyle olduğunu düşünmüyorum, daha benciller.
Kunihiko Ikuhara: Bir erkeğin bir kızı düşünmemesi gerekir...
Hideaki Anno: Doğru. Başka bir deyişle, bunu sadece kızları düşünmek beni iyi hissettirdiği için yapıyorum. "İnsan" sözcüğü de fikirler dünyası tarafından yaratılmıştır. Kendinizi bir erkek olarak düşünmüyorsanız, erkek diye bir şey yoktur. Bence çok belirsiz bir şey. Sanırım bu yüzden insanlar uzun zamandır defalarca "eğer erkeksen" ya da "erkek olsaydın" diyorlar. Bunu kendimize sürekli hatırlatmazsak, "erkekler" ortadan kalkacaktır. Başka bir deyişle, bence herkes sadece kendini düşünüyor. Bu yüzden insanların bireyci olmasının sorun olmadığını düşünüyorum.
Kunihiko Ikuhara: Ancak bireyciliği korumak zordur.
Hideaki Anno: Zor. Özellikle Japonya'da.
Kunihiko Ikuhara: Nihai mutluluk, nihai bireycilikle ilgilidir, değil mi? Ne kadar bireyselliği sürdürebildiğiniz tarafından belirlenmiyor mu?
Hideaki Anno: Hmmm. Mutluluk aynı zamanda stres ve hayal kırıklığından uzak olma durumu anlamına da gelebilir.
Newtype: Mutluluk kelimesinin tanımına bağlıdır.
Hideaki Anno: Tanımlardan biri, içinde bulunduğumuz anın sonsuza kadar sürmesinin güzel olacağıdır. Keşke bir kızla banyo yapsaydım.
Kotono Mitsuishi: Mutluluk mu?
Kunihiko Ikuhara: Evet, mutlu bir an.
Hideaki Anno: Bir kızla banyo yapmak çok güzel değil mi?
Kunihiko Ikuhara: Evet. (Editöre) Oh, lütfen az önce söylediğimi kes (gülüyor).
Hideaki Anno: Konuşma daha da kötüye gitti, değil mi?
Newtype: Pekala, sanırım buna bir gece demenin zamanı geldi.
Hideaki Anno: Doğru. Çok içtim ve prodüksiyondan sonra gerçekten yoruldum. Pekala, Iku-chan, bundan sonra bir şeyler içmeye gidelim.
Kunihiko Ikuhara: Ne? Sonra son trene kadar içebiliriz (gülüyor).
Kunihiko Ikuhara, "Belirsizliğin Müthişliği".
Kunihiko Ikuhara: Yuvarlak masa tartışmasından sonra aklıma bir fikir geldi. Bu kısımda bundan bahsetmek istiyorum. Anno-san'ın mutlak bir değerlendirme istemesi hakkında söyledikleri hakkında konuşmak istiyorum.
Sadece ben değil, birçok yaratıcı insan, "Programda yeterli zaman olmamasına rağmen iyi bir iş" veya "Bir TV animasyonu için harika bir iş çıkardınız" gibi şeyler söylüyor. Gerçek şu ki, yeterli zamanın olup olmaması işi değerlendirmekle aynı şey değildir. Bunu hepimiz biliyoruz, ancak "...'e rağmen..." veya "... için..." gibi şeyler söyleyerek, olayları göreceli hale getiriyor ve gerçeği belirsiz hale getiriyoruz.
Ama Bay Anno, bu tür belirsizliğe müsamaha göstermez. Buna şaşırdım. Bu tür mazeretleri ortadan kaldırır ve kendi değerleri içinde mükemmeli yakalamaya çalışır.
Değerlerinde, hikayede, anlatımda, temada, her şeyde mükemmeli yakalamaya çalışıyor. "Meka eylemi yeterince iyi değil, tatmin edici değil ama tema harika" gibi değerlendirmelerin Anno için anlamsız olduğunu düşünüyorum.
Sözle söylemek kolay, ama gerçekten yapmak muazzam bir iştir.
Anno-san ve benim farklı çalışma yöntemlerimiz ve farklı yönlerimiz var. Ama o gerçekten ilham verici bir insan.
Hideaki Anno: Filmin Onaylanmasını Kutlamak İçin Özel Röportaj (Newtype 06/1996)
- Çeviri: Riki
Neon Genesis Evangelion, on yıldan fazla bir süredir anime dünyasının denizindeki ilk büyük dalgadır.
Mobile Suit Gundam'ın ilk dizisinin yayınlanmasından bu yana 17 yıl geçti. Bu, gençlerin "Space Battleship Yamato" ve "Galaxy Express 999" izlemek için salonları doldurduğu dönemdi. Sözde anime patlaması 1980'de zirve yaptı ve öncesi ve sonrası iki ila üç yıl sürdü. Günümüzün Newtype okuyucularının çoğu o zamanlar doğmamış veya en iyi ihtimalle bebek olmuş olmalıdır.
O zaman, her genç herhangi bir direnç göstermeden animeyi kabul etti. Ancak daha sonra anime izlemek bir genç için "özel bir şey" haline geldi.
Özellikle 1980'lerin ortalarında, orijinal video animasyonlarından sonra, anime hayranlarının ihtiyaçlarını karşılamak için alt bölümlere ayrılmış ve biz farkına varmadan "sıradan insanların" asla izlemeyecekleri bir tür haline gelmişti.
Tabii ki, "Sailor Moon" ve "Dragon Ball" popülerdir. Ama onlar sadece çocuklar içindir.
Hayao Miyazaki'nin (veya Ghibli Stüdyosu'nun) filmleri de yaz tatillerinde sıradan insanları sinemalara taşıyor. Ama bir randevuya gittiğinizde düşük riskli bir seçim olarak anime hayranları için değiller.
Anime hayranları için yapılmış bir film ve sıradan insanlar bile bunun harika olduğunu söyleyecek, böyle bir filmin doğmasını bekliyorduk.
Bu Evangelion'du.
Evangelion, sadece anime hayranlarından değil, sıradan çocuklardan, son teknoloji kültüre duyarlı yetişkinlerden ve 10 yıllık bir aradan sonra animeye dönen eski hayranlardan da coşkulu bir destek aldı ve hayranlıkları, TV yayını sona erdikten sonra bile büyümeye devam ediyor.
Gizemlerin hiçbiri çözülmeden biten ve tartışmalara neden olan son bölümün üzerinden bir ay geçti.
Programı nihayet normale dönen yönetmen Anno Hideaki ile konuşabildik.
Anno: Şimdi nasılım..? Yorgun (gülüyor)
Anno, sözlerini dikkatle seçerek konuşmaya başladı.
Anno: Evangelion'da canlı performans olarak çalıştım. İster hikaye olsun ister karakterlerin yerleşimi olsun teorik olarak yapmadım. Çalışırken çeşitli görüşler aldım ve kendi psikolojimi analiz ettim ve 'Ah, böyle olmalı' diye düşündüm. Sözleri sonradan buldum.
İlk başta basit bir robot anime olacağını düşündüm. Ama hikaye ağırlıklı olarak bir okulda geçiyorsa, diğer robot animeleriyle aynı olmayacaktır. Bu yüzden iki kimliğe sahip bir kahraman yapmaya karar verdim: okul ve organizasyon. Başta bunun hakkında çok fazla düşünmedim.
Personel yavaş yavaş dahil olurken ve birinin gitarı çalmaya başlayınca, davul ve baslar reklam libbing'e tepki olarak değişti, "Eva" da canlı performans duygusu canlandı. Gösterinin sonu, yayının bittiği zamandır. Bu yüzden bir önceki senaryo bitene kadar bir sonraki senaryoya başlayamam. Normal bir üretimden daha uzun sürüyor.
Senaryoyu bitirdikten sonra geri dönüp gözden geçiriyorum. Yanlış bir parça bulursam, onu hikaye tahtalarında düzeltirim. Bu yüzden final bölümü yaklaşana kadar onun üzerinde çalışmadık.
Ne de olsa Evangelion filminin iki yönü var: bir hikaye ve Anno'nun kendi duygusal yolculuğunun canlı bir belgeseli. Bu, onun "yapmak istediklerim hakkında yalan söylememe konusundaki güçlü iradesinin" bir yansımasıdır.
Anno, Eva'ya karışarak kendi "zihinsel sorunlarıyla" yüzleşmek zorunda kaldı.
Anno: Ana karakteri 14 yaşında yaptım çünkü o "bir çocuktan daha fazlası, bir yetişkinden daha azı". Yalnız yaşayabilirsin ve başkalarıyla birlikte yaşayabilirsin. Yüzyıllar önce olsaydı, bir yetişkin olarak kabul edilirdin. O günlerde sadece 50 yıl ömrün vardı, yani 14 yaşında bağımsız olmak zorundaydın. Günümüzde insanların 70 yıldan fazla ömrü var, yani Japonsanız, 20 yaşına geldiklerinde bile hâlâ ebeveynlerine bağımlı olan birçok insan var.
Ebeveynlerin sizi onlara bağımlı hale getirmesi sorunu da var. Çocuklarının sonsuza kadar çocuk olarak kalmasını istiyorlar. Bu da dahil olmak üzere bence 14 yaş filmin temasına uygun, çünkü zihinsel olarak bağımsız olabileceğiniz bir yaş.
Doğaçlamadan bahsetmişken, iki bölümde hikayenin dikey ekseni olacak bir kelime buldum, İnsanlığı Tamamlama Projesi, ama ne anlama geleceğine karar vermemiştim. O kanjinin görünüşünü beğendim (gülüyor). "Eva" dünyasında, nüfus yarıya inmiştir, ancak bu bir ikame teorisidir ve insan nüfusunun aslında yarıya indirildiği dünya, animasyon dünyasıdır. Bence anime endüstrisi anime dünyası ile aynı, eskiden çok fazla ivmenin olduğu ama sektördeki insan sayısının azaldığı ve kapalı olan bir dünya.
Birkaç yıl önce düşününce Anno, "Gundam dünyası", Yoshiyuki Tomino adlı bir yönetmenin düşünce yapısıdır demişti. "Gundam" dünyası, Yoshiyuki Tomino adlı bir yönetmenin zihnidir ve uzay kolonisinin (bir anime şirketi) kapalı dünyasında insanları kurtarmak için Don Kişot gibi mücadele eden Char, Tomino'nun kendi ikame teorisidir.
"Eva"yı, yönetmen Anno'nun hakim olduğu bir grup amatör, Nerv veya Gainax hakkında, profesyonel askerlerin mevcut durumu kıramadığı bir dünyanın meydan okumasını üstlenen bir hikayeyle değiştirmek ilginç olurdu.
Anno: Öyle mi? Tüm hesaplara göre, Nerv bir grup amatör. Askeri formalite gibi gösteriyorum ama bu bir ordu değil. Ordu olmasını istemedim. Komik olduğunu düşünüyorum çünkü anime dergileri genellikle Misato'yu "kaliteli bir asker" olarak anlatıyor. Onu kaliteli yapan şeyin ne olduğunu merak ediyorum. Eğer öyleyse, asker için üzülüyorum. İstemsizce planlar yapar. Hepsi sadece bir aptalın şansıydı. İyi bir strateji planı olan tek kişi Ritsuko'dur.
Misato'ya gelince, o hem öznel hem de nesnel ve gerçek dünyada kısmen bana benziyor. Newtype'ın Şubat sayısının başlarında, Yuki Masami 7. bölümden alıntı yapan bir resim çizdi ve bu o kadar basit olmasa da Nerv'in buna benzer bir anlamı var.
Burada Anno'nun zihni, 2015'teki Tokyo-3 ile senkronize edilmiş. Sonuçta şehir, kimsenin olmadığı şehirdir; anime endüstrisinin "Eva" izlemek isteyen göçmenlerle biraz kalabalıklaştığını anlatıyor. Ancak aynı zamanda, Anno bazı anime hayranlarına karşı bir hayal kırıklığı yaşıyordu.
"İnsanlığı Tamamlama Projesi" kelimesi kulağa gerçekten bilim kurgusal geliyor. Bu, biz modern insanların "eksik zihninin tamamlanması"dır. Dürüst olmak gerekirse, bu kavram beni biraz şaşırttı. Programın başında beklenmeyen, insanların kaçırdığı bir şey bu. Yönetmenin bir "kalp" biçimine karar vermeden önce ne tür çatışmalar yaşaması gerektiğini merak ediyorum.
Anno: Zihinsel sorunun farkında değildim, ancak Japonya'da, ABD'de ve bazı ülkelerde, maddi arzular neredeyse her zaman tatmin edilir. Bence zihinsel problem, insanlar zaten hayatlarından memnun olduklarında ortaya çıkıyor. Yarın için yiyecekler için endişelenmen gerekiyorsa, başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü umursamıyorsun, yani daha iyi bir yaşam için daha çok çalışırsın. Dolayısıyla bu doygunluk çağında, zihin konusu bir tema haline gelir. Eva'dan geçerek oraya ulaştım.
Çeşitli nedenlerle çıkaramadım ama orijinal hikayenin 25. ve 26. bölümlerine (son bölüm) gelince, 25. bölümün konusu bile vardı. 26. bölüm olay örgüsünde terk edildi. Gelecek yıl yayınlanacak olan video ve LD'deki orijinal 25 ve 26. bölümleri yeniden işleyeceğiz, ancak 26. bölümü görsel olarak yeniden işleyeceğiz. Bir şey bulamazsam, o kurguyu söküp tekrar yapacağım. TV'de yayınlanan 25. ve 26. bölümler, o sırada nasıl hissettiğimin doğrudan bir yansımasıydı, bu yüzden onlarla mutluyum. Pişman değilim.
4 Mart. "Evangelion" 25. bölümün ses kaydının bitiminden sonra, personel ve oyuncular Tokyo'daki Tabak kayıt stüdyosunun yakınında bir parti düzenledi.
Anno: O zaman, son bölümün senaryosu henüz hazırlanmamıştı. Her şey ertesi hafta yapıldı. Aslında sadece üç günlük çizim çalışmamız vardı. Dürüst olmak gerekirse, bir ifade olarak çizilmesi gerektiğini bile düşünmüyorum. Aslında, çıkıp konuşmam benim için iyi olmalıydı. Yine de işe yarayacağını düşündüm ama beklendiği gibi bana izin vermediler.
Hücresiz (tam bir görselin olmadığı) kısımlarda, hikaye tahtalarını çizimlerini bilerek kullandım. Zamanında ya da başka bir şey yapamadığımdan değil. Her neyse, kendimi hücre animasyonundan kurtarmak istedim. Hücre sadece sembolizmdir. Asuka'nın resmini bir işaretleyici ile görürseniz ve Miyamura'nın sesini duyarsanız, onu Asuka yapmak için fazlasıyla yeterlidir. Artık hücrelere takılmak istemiyordum.
Ancak bu, CGI'a gideceğimiz anlamına gelmez. Ben sadece animasyonun bir ifade aracı olarak tek başına çizimler üzerinde çalışabileceğini söylemek istedim. "Selüloit olmadığı için bitmiş bir ürün değil" veya "selüloit olmadığı için köşeyi kesiyor" diye şikayet eden budalalara bir şey söylemek istedim.
Bu bir kurtuluş. Sadece sahip oldukları tektip düşünce tarıznı yok etmelerini istedim. O sahneler "Hücre olmadıkça onu insan olarak tanıyamam"ın ötesine geçmiştir ve bu adeta bir fetişizmdir.
İlk denemem 16. bölümde bir çizgiyi konuşturduğumda oldu. Animasyon sadece birer semboldür, yani baştan itibaren yalandır. Bu bir kurgudur. Kimse bunu bir belgesel olarak düşünmüyor.
Ama kendi canlı performans anlayışımda, filme belgesel koymak istiyorum. TV animasyonunda sembolizmi yok etmenin nadir bir yolu olurdu. Hücresiz çizimler ortaya çıktığında, anime endüstrisindeki bazı insanlar buna tembellik dedi, ama tembel olarak görmeleri iyi değil. Bunu bir "ifade" olarak hedeflediğimizin farkında değiller ama zihinlerinde bu kavramlar uzun zamandır yok.
Bence başka yollar da olabilirdi ama son bölümde hâlâ saf bir kelime oyunu var.
Bazı hayranlar 26. bölümü inkar ettiler. Tabii ki, orijinal hikayeyi yansıtmadığı için hüsrana uğrayan hayranlar olduğu doğru. Çevrimiçi ortamda(*1) birçok basit "sözlü saldırı" olduğunu duydum. Öte yandan, bu son bölüm "Evangelion"un en yüksek izlenme oranını kaydetti ve genellikle anime izlemeyen izleyiciler "Evangelion harika!" dedi.
- 1) Bir kişisel bilgisayar ile bir ana bilgisayar istasyonundaki bir sunucu (veya bağlantı veya ana bilgisayar) arasında, bir iletişim hattı ve onun tarafından sağlanan hizmetler aracılığıyla özel yazılım ve benzeri. En parlak dönemi, 1980'lerin sonlarında ve 1990'larda, internetin daha sonra halka açılmasıyla yavaş yavaş düştüğü zamandı.
Anno: Çevrimiçi ortamda birçok insan inatçıdır ve esnek bir şekilde düşünemez. Kendi odalarında olsalar bile, tüm dünyayla bağlantılı oldukları izlenimini edinirler. Ama bu sadece "bilgi"dir. Bu bilgiyi doğrulamanın bir yolu yok, ancak her şeyi çözmüş gibi hissediyorlar. Bu rahatlık hissi tuzaktır. Ayrıca, bilgi için değer duygularını kaybettiler.
Başka bir şey, anonim olarak yapabilmeleridir. Örneğin, bana lakaplar takar ve "Anno, kıçımı öp" derlerdi. Yanlarında olsaydım, ona vurabilirdim. Bunu söyleseydim, muhtemelen çevrimiçi ortamdan uyarı alırdım, ama bu grafiti kaplı bir tuvalet gibi olurdu. Üzerine isminizi yazmanıza gerek yok. Odasında devam ediyor.
Sistem harika, ancak kullananlar buna pek hakim olamıyor. Tabii ki, herkes için değil. Ama orada normal insan bulmak çok zor. Her neyse, şimdi bunlarla uğraşacak vaktim yok. Onlara dünyayı biraz daha iyi tanımalarını ve gerçeğe dönmelerini söylemek istiyorum.
Örneğin 25. ve 26. bölümlerin tekrar çekileceği hikaye Gainax tarafından çevrimiçi ortamda haber yapıldı. Bunun nedeni, eğer doğru bilgi vermezsek, insanlar çok fazla sahte bilgi alacaklar, ancak bunu verir vermez, bunun bir para kazanma planı olduğuna dair saçma sapan bir açıklama aldık. Bu onların ekonomik mantığı anlamadıklarını ve bu tür şeyleri söylemekte haklı olduklarına inanmakla kendi ikiyüzlülüklerinin ikiyüzlülüğünü anlamadıklarını gösteriyor.
Bana öyle geliyor ki "Evangelion" sadece olumsuz unsurlara sahip (gülüyor). Anime hayranlarıyla fikirlerinin ne kadar çocukça olduğunun farkında olmadıkları için dalga geçilir. Odalarından çıkmadıkları için. Sadece kendi odalarının güvenliğinde kalırlar.
Anime hayranlarının kafasında emin olacak hiçbir şeyleri yoktur. Bu yüzden yardım için anime ararlar. Terayama Shuji'nin "Kitabı at, şehre git" demesi gibi değil, ama şehre gitmeleri ve çeşitli insanlarla sosyalleşmeleri gerekiyor.
Bunu söyleyebilmemin nedeni, içimde hiçbir şeyin olmadığının farkında olmam... O kadar aptalım ki 21 yıldır anime hayranıyım ve bunu ancak 35 yaşında fark ettim (gülüyor).
Maalesef bu seferlik bu kadar. Daha duyacak ve konuşacak çok şey var. Newtype, gelecekte Anno'yla birkaç kez daha röportaj yapmak istiyor ve onun yorumlarını bir sonraki sayıda dergiye ayrı bir ek olarak sunmayı umuyoruz.
Yönetmenle "konuşmak", Newtype'a bir kartpostal veya mektup göndermek istiyorsanız, soru, geri bildirim veya eleştiri sormakta sorun yok.
Onunla dergide "konuşmaya" istekli olduğunuz sürece, kesinlikle size cevap verecektir. (*2).
- 2) Bu proje hayata geçmedi.
Söylentilerin Değer Katmanı
Creative Commons Lisansı, telif hakkıyla korunan ve/veya türev materyalleri içeren bu Makaledeki içeriğin bir kısmını veya tamamını kapsamaz.
|