tr:Evangelion Ekibinin Açıklamaları: Difference between revisions

From EvaWiki
Jump to navigation Jump to search
Line 319: Line 319:
Kunihiko Ikuhara: Hmm, Evangelion'dan umduğum şey, bize mutlu olmanın somut bir yolunu gösteren bir drama olması.
Kunihiko Ikuhara: Hmm, Evangelion'dan umduğum şey, bize mutlu olmanın somut bir yolunu gösteren bir drama olması.


==Ayva==
Hideaki Anno: Mutluluğu somutlaştırmanın yolunu mu kastediyorsun?


Hideaki Anno: You mean the way to embody happiness?
Kunihiko Ikuhara: Evet evet. Mevcut durumlarının değişmesi durumunda mutlu olacağını düşünen birçok genç var. Durum kötü olduğu için mutlu olamayacaklarını veya başarılı olamayacaklarını düşünüyorlar. Bu doğru değil. Bizi mutlu eden şey, gerçekleştirme - mutluluğumuza şekil verme yeteneğimizdir.


Kunihiko Ikuhara: "Yes, yes. There are many young people who think that they will be happy if their current situation changes. They think that because the situation is bad, they can't be happy or do well. That's not true. What makes us happy is our ability to materialize - to give shape to our happiness.
Hideaki Anno: Mutluluk somut mu? Kolayca kelimelere dökülebilecek bir şey mi?


Hideaki Anno: Is happiness tangible? Is it something that can be easily put into words?
Kunihiko Ikuhara: Mutluluk birçok şekilde ifade edilebilir. Örneğin, bu kadar çok kızla çıktığım için mutluyum.


Kunihiko Ikuhara: Happiness can be expressed in many ways. For example, I'm happy to be dating so many girls.
Kotono Mitsuishi: Ah adamım... (gülüyor)


Kotono Mitsuishi: Oh man... (laughs)
Kunihiko Ikuhara: (Panik içinde) Sadece bir örnekten bahsediyorum.


Kunihiko Ikuhara: (In a panic) I'm just talking about an example.
Kotono Mitsuishi: Ama Ikuhara-san, mutluluğu düşündüğün zaman aklına ilk gelen şey bu oluyor. Biraz mantıklı, değil mi?


Kotono Mitsuishi: But Ikuhara-san, when you think about happiness, that's the first thing that comes up. It kind of makes sense, doesn't it?
Kunihiko Ikuhara: Nesi mantıklı? Bu çok kaba (gülüyor).


Kunihiko Ikuhara: What makes sense? That's rude (laughs).
Herkes: (gülüyor).


Everyone: (laughs).
Newtype: Mutluluğun nedir, Mitsuishi?


Newtype: What is your happiness, Mitsuishi?
Kotono Mitsuishi: Bunun hakkında burada konuşamam.


Kotono Mitsuishi: I can't talk about it here.
Kunihiko Ikuhara: Bu doğru. Ama mutlusun, değil mi Mitsuishi?


Kunihiko Ikuhara: That's right. But you're happy, aren't you, Mitsuishi?
Kotono Mitsuishi: Muhtemelen. Bence mutsuz hissetmemeniz mutluluğun kendisidir.


Kotono Mitsuishi: Probably. I think the fact that you don't feel unhappy is happiness itself.
Kunihiko Ikuhara: Önemli olan bu. Kendini nasıl mutlu edebileceğini düşünen insanlar o noktada zaten mutsuzdur.


Kunihiko Ikuhara: That's what's important. People who think about how they can make themselves happy are already unhappy at that point.
Kotono Mitsuishi: Daha geçen gün, en sevdiğim oyuncunun eviyle benimkinin birbirine yakın olduğunu öğrenince çok mutlu oldum.
 
Kotono Mitsuishi: Just the other day, I was so happy to find out that my favorite actor's house and mine were near each other.


・・・
・・・


'''''Shinji's 5-step conjugation and Misato's happiness'''''
'''''Shinji'nin 5 adımlı çekimi ve Misato'nun mutluluğu'''''


Newtype: Ms. Mitsuishi, is there any story you've played that you'd like to tell?
Newtype: Bayan Mitsuishi, oynadığınız ve anlatmak istediğiniz bir hikaye var mı?


Kotono Mitsuishi: For me, it was the scene where Kaji-san and Misato got together. I'm a girl, so I like romantic scenes.
Kotono Mitsuishi: Benim için Kaji-san ve Misato'nun bir araya geldiği sahneydi. Ben bir kızım, bu yüzden romantik sahneleri severim.


Newtype: What about you, Ikuhara?
Newtype: Ya sen, Ikuhara?


Kunihiko Ikuhara: I'm curious about Rei's line.
Kunihiko Ikuhara: Rei'nin cümlelerini merak ediyorum.


Hideaki Anno: Rei has a good reputation. Why is that?
Hideaki Anno: Rei'nin iyi bir ünü var. Nedenmiş?


Kunihiko Ikuhara: Because it's good description. Rei says the same line to Shinji over and over again. I thought that was interesting.
Kunihiko Ikuhara: Çünkü bu iyi bir tanımlama. Rei, aynı satırı Shinji'ye tekrar tekrar söylüyor. Bunun ilgi çekici olduğunu düşünüyordum.


Kotono Mitsuishi: It makes you think about what the lines are going to be. It's even more interesting because there are parts of it that make sense.
Kotono Mitsuishi: Çümlelerin ne olacağı hakkında düşünmenizi sağlıyor. Daha da ilginç çünkü mantıklı olan kısımları var.


Kunihiko Ikuhara: I think she doesn't know how to use words, and doesn't know how to communicate with others. Rei is unconsciously using those words, but Shinji is overthinking it.
Kunihiko Ikuhara: Sanırım kelimeleri nasıl kullanacağını bilmiyor ve başkalarıyla nasıl iletişim kuracağını bilmiyor. Rei bilinçsizce bu kelimeleri kullanıyor ama Shinji bunu fazla düşünüyor.


Kotono Mitsuishi: Shinji gets nervous and wonders what she meant by that line.
Kotono Mitsuishi: Shinji gerginleşir ve bu sözle ne demek istediğini merak eder.


Hideaki Anno: To tell you the truth, I've already given away the whole story at the end of the first volume of the comic, but the story of Evangelion is about people who are clumsy in their communication. It's about a boy who is afraid of contact with others and keeps to himself, and a 29-year-old single woman who protects herself by escaping into superficial relationships. It's a story about how these people change.
Hideaki Anno: Gerçeği söylemek gerekirse, manganın ilk cildinin sonunda tüm hikayeyi zaten verdim, ancak Evangelion'un hikayesi, iletişimde kusurlu olan insanlarla ilgili. Başkalarıyla iletişim kurmaktan korkan ve kendine saklayan bir çocuk ve yüzeysel ilişkilere kaçarak kendini koruyan 29 yaşındaki bekar bir kadın hakkında. Bu insanların nasıl değiştiğiyle ilgili bir hikaye.


Kunihiko Ikuhara: A 29-year-old single woman is Misato, right? Will Misato be happy in the end?
Kunihiko Ikuhara: 29 yaşında bekar bir kadın Misato, değil mi? Misato sonunda mutlu olacak mı?


Hideaki Anno: I don't know. She might not. I don't know what happiness is.
Hideaki Anno: Bilmiyorum. O olmayabilir. Mutluluk nedir bilmiyorum.


Kotono Mitsuishi: What does happiness mean to Misato?
Kotono Mitsuishi: Misato için mutluluk ne anlama geliyor?


Hideaki Anno: I don't think she'll be happy if she gets together with Kaji.
Hideaki Anno: Kaji ile bir araya gelirse mutlu olacağını sanmıyorum.


Kunihiko Ikuhara: Is it wrong to get together with Kaji?
Kunihiko Ikuhara: Kaji ile birlikte olması yanlış mı?


Kotono Mitsuishi: There is a theory that it is better not to be with the person you love the most.
Kotono Mitsuishi: En çok sevdiğiniz kişiyle birlikte olmamanın daha iyi olduğuna dair bir teori var.


Newtype: Does Misato love Kaji the most?
Newtype: Misato en çok Kaji'yi mi seviyor?


Kotono Mitsuishi: Well. I can't say for sure because I can't find anyone else who might be a potential love interest.
Kotono Mitsuishi: Peki. Kesin bir şey söyleyemem çünkü potansiyel bir aşk ilgisi olabilecek başka birini bulamıyorum.


Hideaki Anno: "No, I don't know. Misato might fall in love with Shinji.
Hideaki Anno: Hayır, bilmiyorum. Misato Shinji'ye aşık olabilir.


Kotono Mitsuishi: Hmm, we won't know for sure until about ten years from now.
Kotono Mitsuishi: Hmm, bundan yaklaşık on yıl sonrasına kadar kesin olarak bilemeyeceğiz.


Kunihiko Ikuhara: But isn't Misato always so worried about Shinji? When the enemy attacked, and Shinji and Rei were both blown up, she said, "Shinji-kun!" even when they were both blown up. Doesn't she care about Rei who blew up with him?
Kunihiko Ikuhara: Ama Misato her zaman Shinji için bu kadar endişeli değil midir? Düşman saldırdığında ve hem Shinji hem de Rei havaya uçtuğunda, ikisi de havaya uçtuğunda bile "Shinji-kun" dedi. Onunla birlikte zarar gören Rei umurunda değil mi?


Kotono Mitsuishi: It's a heroine's fate to shout out the hero's name. Besides, there are many ways to use the same "Shinji-kun", such as the five-level conjugation.
Kotono Mitsuishi: Kahramanın adını haykırılması bir kahramanın kaderidir. Ayrıca, beş seviyeli çekim gibi aynı "Shinji-kun"u kullanmanın birçok yolu vardır.


Kunihiko Ikuhara: What's the fifth conjugation?
Kunihiko Ikuhara: Beş çekim nedir?


Kotono Mitsuishi: The script says "Shinji-kun," "Shinji-kun," and "Shinji-kun," but they're all different. Some say "Shinji-kun ♡" cheerfully, some shout "Shinji-kun", and some say "Shinji-kun" with a bit of a scowl.
Kotono Mitsuishi: Senaryoda "Shinji-kun", "Shinji-kun" ve "Shinji-kun" yazıyor ama hepsi farklı. Bazıları neşeyle "Shinji-kun ♡" der, bazıları "Shinji-kun!" diye bağırır ve bazıları biraz kaşlarını çatarak "Shinji-kun!!" der.


Kunihiko Ikuhara: I see.
Kunihiko Ikuhara: Anlıyorum.


'''''Ultimate Individualism and the Happiness of Boys'''''
'''''Nihai Bireycilik ve Oğlanların Mutluluğu'''''


Kunihiko Ikuhara: I wonder what happiness is for a boy.
Kunihiko Ikuhara: Bir erkek için mutluluğun ne olduğunu merak ediyorum.


Hideaki Anno: I think it's getting the girl you like.
Hideaki Anno: Bence sevdiği kızı elde etmesidir.


Kotono Mitsuishi: But after you get her, you'll go back to your work, won't you?
Kotono Mitsuishi: Ama onu aldıktan sonra işine geri döneceksin, değil mi?


Kunihiko Ikuhara: How can you say such a thing?
Kunihiko Ikuhara: Böyle bir şeyi nasıl söylersin?


Kotono Mitsuishi: Because I haven't seen too many that aren't.
Kotono Mitsuishi: Çünkü bu şekilde olmayan pek kişiyi görmedim.


Kunihiko Ikuhara: Is that something girls don't like?
Kunihiko Ikuhara: Bu kızların sevmediği bir şey mi?


Kotono Mitsuishi: As a girl, I don't like it.
Kotono Mitsuishi: Bir kız olarak bundan hoşlanmıyorum.


Kunihiko Ikuhara: What do you do in such a case? In general, you know.
Kunihiko Ikuhara: Böyle bir durumda ne yaparsınız? Genel olarak, biliyorsun.


Kotono Mitsuishi: Girls will blame boys.
Kotono Mitsuishi: Kızlar erkekleri suçlar.


Kunihiko Ikuhara: I wonder what boys would do if they were blamed.
Kunihiko Ikuhara: Erkekler suçlansalar ne yapardı merak ediyorum.


Kotono Mitsuishi: I think it's a case by case thing. Some people will break up with her because of it, and some people will think back on what he did wrong and follow through with hiswork.
Kotono Mitsuishi: Bence bu duruma göre bir şey. Bazı insanlar bu yüzden ondan ayrılacak ve bazı insanlar yaptığı yanlışı tekrar düşünecek ve işini takip edecek.


Kunihiko Ikuhara: I wonder why boys are so eager to work. I've never done that before.
Kunihiko Ikuhara: Erkeklerin neden çalışmaya bu kadar hevesli olduğunu merak ediyorum. Bunu daha önce hiç yapmadım.


Hideaki Anno: Oh, you're just trying to be a good boy.
Hideaki Anno: Oh, sadece iyi bir çocuk olmaya çalışıyorsun.


Kunihiko Ikuhara: No, I'm not. Seriously.
Kunihiko Ikuhara: Hayır, değilim. Ciddi anlamda.


Hideaki Anno: I think it's because boys are only thinking about themselves. Even when they think about girls, I think they're actually doing it for themselves.
Hideaki Anno: Bence erkekler sadece kendilerini düşündükleri için. Kızları düşündüklerinde bile, aslında bunu kendileri için yaptıklarını düşünüyorum.


Newtype: What do you mean?
Newtype: Ne demek istiyorsun?


Hideaki Anno: There was once a manga in which the main character abandoned Koshien (a high school baseball tournament) for the girl he loved. I couldn't believe that kind of thing. It seems like hypocrisy to say "for the sake of the woman you love". It's like he's saying "for the girl" as an excuse when he's really just following his own desires and pleasures. I don't think men are like that, they are more self-centered.
Hideaki Anno: Bir zamanlar ana karakterin sevdiği kız için Koshien'i (lise beyzbol turnuvası) terk ettiği bir manga vardı. Böyle bir şeye inanamıyordum. "Sevdiğin kadın için" demek ikiyüzlülük gibi görünüyor. Sanki sadece kendi arzularının ve zevklerinin peşinden giderken bahane olarak "kız için" diyor. Erkeklerin böyle olduğunu düşünmüyorum, daha benciller.


Kunihiko Ikuhara: A man is not supposed to think about a girl...
Kunihiko Ikuhara: Bir erkeğin bir kızı düşünmemesi gerekir...


Hideaki Anno: That's right. In other words, I'm only doing it because it makes me feel good to be thinking about girls. The word "man" is also created by the world of ideas. If you don't think of yourself as a man, there is no such thing as a man. I think it's a very vague thing. I think that's why people have been saying "if you're a man" or "if you were a man" over and over again for a long time. If we don't constantly remind ourselves of this, "men" will disappear. To put it another way, I think that everyone is only thinking about themselves. That's why I think it's okay for people to be individualistic.
Hideaki Anno: Doğru. Başka bir deyişle, bunu sadece kızları düşünmek beni iyi hissettirdiği için yapıyorum. "İnsan" sözcüğü de fikirler dünyası tarafından yaratılmıştır. Kendinizi bir erkek olarak düşünmüyorsanız, erkek diye bir şey yoktur. Bence çok belirsiz bir şey. Sanırım bu yüzden insanlar uzun zamandır defalarca "eğer erkeksen" ya da "erkek olsaydın" diyorlar. Bunu kendimize sürekli hatırlatmazsak, "erkekler" ortadan kalkacaktır. Başka bir deyişle, bence herkes sadece kendini düşünüyor. Bu yüzden insanların bireyci olmasının sorun olmadığını düşünüyorum.


Kunihiko Ikuhara: But it's difficult to maintain individualism.
Kunihiko Ikuhara: Ancak bireyciliği korumak zordur.


Hideaki Anno: It's difficult. Especially in Japan.
Hideaki Anno: Zor. Özellikle Japonya'da.


Kunihiko Ikuhara: Ultimate happiness is related to ultimate individualism, isn't it? Isn't it determined by how much individualism you can maintain?
Kunihiko Ikuhara: Nihai mutluluk, nihai bireycilikle ilgilidir, değil mi? Ne kadar bireyselliği sürdürebildiğiniz tarafından belirlenmiyor mu?


Hideaki Anno: Hmmm. Happiness can also mean a state of being free from stress and frustration.
Hideaki Anno: Hmmm. Mutluluk aynı zamanda stres ve hayal kırıklığından uzak olma durumu anlamına da gelebilir.


Newtype: It depends on the definition of the word happiness.
Newtype: Mutluluk kelimesinin tanımına bağlıdır.


Hideaki Anno: One of the definitions is that it would be nice if the present moment could last forever. I wish I was taking a bath with a girl.
Hideaki Anno: Tanımlardan biri, içinde bulunduğumuz anın sonsuza kadar sürmesinin güzel olacağıdır. Keşke bir kızla banyo yapsaydım.


Kotono Mitsuishi: Is it happiness?
Kotono Mitsuishi: Mutluluk mu?


Kunihiko Ikuhara: Yes, it's a happy moment.
Kunihiko Ikuhara: Evet, mutlu bir an.


Hideaki Anno: It's pretty nice to take a bath with a girl, isn't it?
Hideaki Anno: Bir kızla banyo yapmak çok güzel değil mi?


Kunihiko Ikuhara: Yeah. (To editor) Oh, please cut what I just said (laughs).
Kunihiko Ikuhara: Evet. (Editöre) Oh, lütfen az önce söylediğimi kes (gülüyor).


Hideaki Anno: The conversation has taken a turn for the worse, hasn't it?
Hideaki Anno: Konuşma daha da kötüye gitti, değil mi?


Newtype: Well, I guess it's time to call it a night.
Newtype: Pekala, sanırım buna bir gece demenin zamanı geldi.


Hideaki Anno: That's right. I've had a lot to drink and I'm really tired after the post-production. Well, Iku-chan, let's go out for a drink after this.
Hideaki Anno: Doğru. Çok içtim ve prodüksiyondan sonra gerçekten yoruldum. Pekala, Iku-chan, bundan sonra bir şeyler içmeye gidelim.


Kunihiko Ikuhara: What? Then we can drink until the last train (laughs).
Kunihiko Ikuhara: Ne? Sonra son trene kadar içebiliriz (gülüyor).


'''''Kunihiko Ikuhara, "The Awesomeness of No Vagueness".'''''
'''''Kunihiko Ikuhara, "Belirsizliğin Müthişliği".'''''


Kunihiko Ikuhara: After the roundtable discussion, I had a thought. In this column, I'd like to talk about it. I'd like to talk about what Anno-san said about wanting an absolute evaluation.
Kunihiko Ikuhara: Yuvarlak masa tartışmasından sonra aklıma bir fikir geldi. Bu kısımda bundan bahsetmek istiyorum. Anno-san'ın mutlak bir değerlendirme istemesi hakkında söyledikleri hakkında konuşmak istiyorum.


Not only me, but many creative people say things like, "It's a good work even though there wasn't enough time in the schedule," or "For a TV animation, you did a great job." The truth is that whether or not there was enough time is not the same as evaluating the work. We all know that, but by saying things like " in spite of ......" or "for ......", we are making things relative and making the truth vague.
Sadece ben değil, birçok yaratıcı insan, "Programda yeterli zaman olmamasına rağmen iyi bir iş" veya "Bir TV animasyonu için harika bir iş çıkardınız" gibi şeyler söylüyor. Gerçek şu ki, yeterli zamanın olup olmaması işi değerlendirmekle aynı şey değildir. Bunu hepimiz biliyoruz, ancak "...'e rağmen..." veya "... için..." gibi şeyler söyleyerek, olayları göreceli hale getiriyor ve gerçeği belirsiz hale getiriyoruz.


But Mr. Anno doesn't tolerate such vagueness. I was surprised by this. He eliminates all such excuses and strives for perfection within his own values.
Ama Bay Anno, bu tür belirsizliğe müsamaha göstermez. Buna şaşırdım. Bu tür mazeretleri ortadan kaldırır ve kendi değerleri içinde mükemmeli yakalamaya çalışır.


He's trying to achieve perfection in his values, in story, in expression, in theme, in everything. I think that evaluations like "the mecha action isn't good enough, it's not satisfying, but the theme is great" are meaningless to Anno.
Değerlerinde, hikayede, anlatımda, temada, her şeyde mükemmeli yakalamaya çalışıyor. "Meka eylemi yeterince iyi değil, tatmin edici değil ama tema harika" gibi değerlendirmelerin Anno için anlamsız olduğunu düşünüyorum.


It's easy to say in words, but it's a tremendous task to actually do it.
Sözle söylemek kolay, ama gerçekten yapmak muazzam bir iştir.


Anno-san and I have different ways of working and different directions. But he's a really inspiring person.
Anno-san ve benim farklı çalışma yöntemlerimiz ve farklı yönlerimiz var. Ama o gerçekten ilham verici bir insan.


=Söylentilerin Değer Katmanı=
=Söylentilerin Değer Katmanı=

Revision as of 11:51, 26 August 2021

Girişlerin formatı aşağıdaki gibi olmalıdır:

  • Başlık (veya basit bir başlık yoksa, kim-ne-nerede kombinasyonu),
  • İlgi noktaları, ilgilenilen konu,
  • Alıntılar
  • Birincil kaynak ve kullanılabilirliği; bu genellikle orijinal Japonca metin anlamına gelir,
  • İkincil kaynaklar ve bulunabilirlikleri; bunlar genellikle çeviriler olur,
  • Kaynakların güvenilirlik seviyesi ve ilgili sorumluluk reddi beyanları (personel beyanları genellikle 2. seviye kanondur).

Daha kapsamlı bir liste için Gwern'in kaynak antolojisine ve EvaMonkey'in Yazılı Açıklamalar sayfasına bakabilirsiniz. Evangelion metin dışı materyalini analiz etmedeki özellikler için lütfen Teori ve Analiz: Kanon Nedir? yazısına bakın.

Bu liste çoğunlukla orijinal seri ve EoE ile ilgili materyalleri kapsar, ayrıca bakınız:

Evangelion 1.0 Complete Records Collection

Evangelion 2.0 Complete Records Collection

Kaynaklar:Evangelion Q Records Collection

Evangelion 3.0+1.0 Çeşitli Çeviriler

Güvenilir ve iyi bilinen kaynaklardan

Hideaki Anno: “Burada ne yapmaya çalışıyorduk?"

  • İlgilenilen nokta: Televizyon animesi başlamadan önce Anno'nun aklından geçenlere dair derinlemesine bir bakış. (Lütfen genişletin.)
  • Alıntılar:
  • Birincil kaynak: Neon Genesis Evangelion 1. Cilt (Daha iyi sürüm bilgilerine ihtiyacımız var!)
  • Çeviriyi yapan: Burada mevcuttur. Mari Morimoto ve Fred Burke
  • Güvenilirlik seviyesi: Sağlam Katman, 2. Seviye Kanon.

Yıl: 2015. On beş yıl önce insan nüfusunun yarısından fazlasının yok olduğu bir dünya. Mucizevi bir şekilde yeniden canlanan bir dünya: ekonomisi, üretimi, dolaşımı, maddi malların tüketimi; böylece marketlerin rafları bile doluyor. İnsanların dirilişe alıştıkları, ancak yine de dünyanın sonunun geleceğini hissettikleri bir dünya. Geleceğin liderleri olacak çocuk sayısının az olduğu bir dünya. Japonya'nın orijinal Tokyo'sunun yok edildiğini, atıldığını ve unutulduğunu gördüğü ve Nagano Eyaletinde yeni bir başkent inşa ettiği bir dünya. Yeni bir başkent olan Tokyo-2'yi inşa ettiler, sonra onu bir tuzak olarak bıraktılar, sonra başka bir yeni başkent olan Tokyo-3 inşa ettiler ve onu saldırılardan korumaya çalıştılar. "Havariler" olarak adlandırılan, tamamen bilinmeyen bir düşmanın şehirleri harap etmeye geldiği bir dünya.

Bu kabaca Neon Genesis Evangelion dünya görüşüdür. Bu, karamsarlık vizyonuna boğulmuş bir dünya görüşüdür. Hikâyenin, ancak iyimserlik izleri kaldırıldıktan sonra başladığı bir dünya görüşü.

Ve o dünyada, 14 yaşındaki bir erkek çocuk, insan temasından kaçıyor. Davranışlarının kendisini mahkûm ettiği kapalı bir dünyada yaşamaya çalışıyor ve kendini anlama girişiminden vazgeçmiş. Babasının kendisini terk ettiğini hisseden, korkak bir genç adam, kendini tamamen gereksiz biri olduğuna öylesine inandırmış ki, intihar edemeyecek kadar gereksiz birisi olduğuna inanıyor.

Ve bir insan dokunuşuna zar zor izin verecek kadar hafif yaşayan 29 yaşında bir kadın var. Yüzeysel ilişkiler kurarak ve kaçarak kendini koruyan bir kadın.

İkisi de incinmekten son derece korkuyor. Her ikisi de insanların “bir maceranın kahramanları” dediği şey için uygun değil, olumlu tavırlardan yoksunlar. Ama her durumda, onlar bu hikâyenin kahramanlarıdır.

"Yaşamak değişmektir" derler. Bu prodüksiyona, üretim tamamlandığında dünyanın ve kahramanların değişmesi dileğiyle başladım. Bu benim "gerçek" arzumdu. Dört yıl boyunca hiçbir şey yapamamış, çökmüş bir adam olarak Neon Genesis Evangelion'a her şeyimi dahil etmeye çalıştım. Dört yıl boyunca kaçmış bir adam, yalnızca henüz ölmemiş birisi. Sonra bir düşünce geldi. "Kaçmamalıyım" düşüncesiydi bu ve animenin yapımına yeniden başladım. Tek düşüncemin duygularımı filme dönüştürmek olduğu bir yapım. Davranışımın düşüncesiz, zahmetli ve kibirli olduğunu biliyorum. Ama yorgunum. Sonucun ne olacağını bilmiyorum. Çünkü içimde hikâye henüz bitmedi. Shinji, Misato veya Rei'ye ne olacağını bilmiyorum. Hayat onları nereye götürecek bilmiyorum. Çünkü hayatın prodüksiyon kadrosunu nereye götürdüğünü bilmiyorum. Sorumsuz olduğumu hissediyorum. Ama... Ama üretimde kendimizi dünya ile senkronize etmemiz çok doğal. Bir risk aldım: "Bu sadece bir taklit." dedim. Ve şimdilik sadece bu açıklamayı yazabiliyorum. Ama belki de "orijinalimiz" orada bir yerde yatıyor.

17 Temmuz 1995,
Bir stüdyoda, bulutlu ve yağmurlu bir gün.

Dipnot.

Bu arada, Shinji'nin adı bir arkadaşımdan geldi. Misato'nun adı bir manga kahramanından geldi. Ritsuko ismi ortaokuldaki bir arkadaşımdan geldi. Her yerden bir şeyler ödünç aldım. Aslında hiçbir şeyle ilgisi olmayan isimler bile bu şeyleri yöneten sayısız kişilerden geliyor. Boş zamanı olan birinin onları araştırması eğlenceli olabilir.

Hideaki Anno: Ghibli ga Ippai Liner Notları

Anno Hideaki. Yönetmen, yapımcı. 1960 doğumlu Yamaguchi Prefektörlük’ünde, Uto Şehri’nde (doğdu). Animatör olarak, "Superdimensional Fortress Macross", "Nausicaa of the Valley of the Wind" gibi çalışmalara katıldı. Daha sonra, "Royal Space Force - The Wings of Honneamise"in prodüksiyonu için Gainax ortak anonim şirketini kurdu. Ayrıca bu iş için Animasyon Yönetmenliği yaptı. Daha sonra yönetmen olarak "Aim for the Top!", "Nadia of the Mysterious Seas", "Neon Genesis Evangelion" ve diğerleri üzerinde çalıştı.

İnsanların gerçekte yaşamaya devam etmeleri için çok fazla acı verici şey var. Böylece insanlar hayallere koşar ve saklanır. Filmleri eğlence olarak izliyorlar. Saf, sahte bir dünyada her şeyin tadını çıkarmanın bir yolu olarak animasyon, hayallerin gerçekleşmesidir ve filme yerleşmiştir. Kısacası tesadüflerin bile düzenlendiği ve sinematik olarak gereksiz olduğuna hükmedilen her şeyin çıkarılabildiği bir şey. Gerçek dünyanın olumsuz duyguları bir istisna değildir. Yönetmen arzu ederse, başkalarına karşı kötü niyeti bile doğrudan filme dahil edilebilir. Sanırım bu, anime ile ilgili çekici şeylerden biri. Gerçekliğin sıkıntısını rüyalara dönüştürmek ve bunu insanlara aktarmak... bizim işimiz bu mu? Fatura vadesi gelene kadar gerçeği unutan, kendilerini mutlu yanılgılara adamak isteyen insanlar uğruna. Sanırım eğlence ve hizmet sektöründeki işimiz bu.

Ghibli Stüdyosu'nun çalışmalarının ayırt edici özelliklerinden biri, takıntılı eylemleri olsa bile amacını kaybetmemiş gibi görünen şeylerin olmasıdır. Kişinin amacını kaybetmesi umutsuzluğa yol açar ve bu ölümcül olabilen bir hastalıktır. Merak ediyorum, Miya-san ve adamları bu çaresizlik hissine aşina mı? Belki de bu acıyı başkalarına göstermek istemiyorlar. Bence özellikle kendinden nefret etme ve kompleksler denen olumsuz şeyleri başkalarına göstermek istemiyorlar. Bu nedenle Ghibli Stüdyosu'nun çalışmaları, yüzeysel mutluluktan başka hiçbir şey gösteremez ve tüm kirli şeylerin atlandığı bir gerçekliğin yeniden üretimidir. Gerçeği taklit eden ve bir rüyadan başka bir şey olmayan bir kurgudur. Sanırım bu, eğlencenin yönetimi. Ve bence Ghibli Stüdyosu'nun çalışmalarının güvenle izlenebilmesinin nedenlerinden biri, markalı kreasyonlardır.

Bunu inkar etmeye niyetim yok. Ghibli Stüdyosu'nun tüm çalışmaları üst düzey kreasyonlardır. Fakat, yardımcı olamam ama bir şeyin eksik olduğunu hissediyorum. Bunun nedeni, tekniğin orada olmasına rağmen, kesinlikle herkesin içinde akan "kanı", "kanı" artık hissedemiyorum. Acaba bu ne zaman başladı? Ghibli Stüdyosu'nun işleri benim için "Anime" imajını taşımayan, daha çok sözde Japon sineması, yani artık tüm enerjisini yitirmiş Japon filmleri haline geldi. Bir şeyin eksik olduğunu hissetmemin nedeni bu olabilir.

Bu arada, Bay Miyazaki Hayao ve Bay Itano Ichirou, öğretmenlerim olduğunu düşündüğüm kişiler. Övünüyorum ve muhtemelen dünyada bu kombinasyona sahip tek kişi olduğumu söylüyorum. Sadece animasyon sanatının teknik noktalarından değil, film yapımının zihinsel kısmından da çok etkilendim. Film yapımı konusundaki duruşum, ikisinden öğrendiklerime bağlı kalmaya çalışmaktan başka bir şey değil. İkisine de minnettarlık sözlerinden başka bir şeyim yok.

"Nausicaa" için animatör olarak yardım ettiğimde, Miya-san'ın bana sık sık söylediği bir şey vardı. Çinli bir bilgeden alıntılıyor gibi görünüyor ama "Bir şeyi başarmanın üç şartı var. Bunlar: Genç olmak, fakir olmak ve bilinmeyen olmak." Ve "Ne olursa olsun arkadaş edin." derdi. Böylece bana bunlar öğretildi. Bu 12 yıldan fazla bir süre önceydi. Evet, Miya-san'ı yaklaşık 12 yıldır tanırım. O zaman, Miya-san'ın çeşitli şeyler başardığını düşünüyorum. Ancak o da pek çok şeyini kaybetti.

Bence bir stüdyoyu desteklemek, yani örgütü yıkıma karşı korumak için mücadele etmek, devam ettikçe acı verici bir şey. Size güçlü bir şekilde bağlı olan bir asa, aynı zamanda iki ucu keskin bir kılıçtır. Bir "deney" bahanesiyle kafanızı gizlemeden kısa bir film bile duyurmanızı engelleyen marka imajının yüksekliği ve dünyanın baskısının ağırlığıdır.

Ancak, yine de yeni bir şey elde etmeye çalıştığını hissediyorum. Geçmişinden kurtulmaya mı çalışıyor? Ama film yapmaya devam edenlerin kaderi bu olabilir mi? Her halükarda, arzuları konusunda derin bir zanaatkârdır.

Son olarak, başyapıtı "Nausicaa"dan (film) uzanan yedi eserlik serinin sonuncusu olan "Mononoke Hime"ı sabırsızlıkla bekliyorum. Hayır, ben ciddiyim.

Dipnot. Dün, son işimi bitirdikten sonra zihinsel bir çöküş halindeyken, aldığım cesaret verici bir telefonla kalbimin derinliklerine taşındım. Alıcıdan gelen kaygılı sözler, yüceltilmiş bir yüzle tüm vücudumun neşesinde olduğu için benim açımdan sevinçli oldu. Gizlice, kendim için biraz takdir görmekten mutlu oldum. Kalbimin derinliklerinden teşekkür ederim.

Efendim, Lord Miyazaki Hayao-sama. (Kendini ilan eden) savurgan bir oğuldan, Anno Hideaki'den.

Hideaki Anno: Evangelion Hakkında Soru-Cevap (G.Press 06/1994)

Bu muhtemelen Gainax tarafından yayınlanan bir bilgi dergisi olan "G. Press"'in bir sayısında Eva'nın yapımının duyurulmasından hemen sonra yayınlanan ilk "Eva" röportajıdır.

Evangelion ne tür bir anime?

Anno: Yakın gelecekte geçen bir devasa robotların hikayesi. Sanırım bu en yakın açıklama. Ancak bu sefer "Gun Buster"daki gibi parodi unsurları yok. Biraz komedi var ama daha ciddi. Alışılmadık bir havaya sahip bir anime olmasını umuyorum.

Ana karakter nasıl bir insan?

Anno: Bu, bir anime yönetme konusundaki ilk girişimim. Ana karakter bir çocuk. 14 yaşında ve ortaokul 2. sınıfta.

Hikayede hiç kız var mı?

Anno: Çok olacak. Bir sürü kız var. Ama basmakalıp karakterlerden kaçınmaya çalışıyorum.

Sözde bir temanız var mı?

Anno: Sanırım şu anda düşündüğüm bir tema olurdu. Anime hayranlarının (kendim dahil) sahip olduğu kompleksleri düşününce, "bizi "mutlu" kılan nedir? Nasıl "mutlu" olabilirim?", sanırım bu kadar. Pek çok başka şey var. Sistemin laneti, ebeveynler ve çocuklar ve benzeri hakkında.

Şu anki durumunuz nedir?

Anno: Orijinal hikaye, olay örgüsü, sahne tasarımı, senaryo ve dış taraflarla müzakereler yapmakla meşgulüm. Ve bir de hikaye tahtası var. Eve ne zaman gidebileceğimi merak ediyorum.

Son olarak, lütfen okuyucularımıza birkaç cümle söylemek ister misiniz?

Anno: "Uru"nun şimdilik ara vermiş olması üzücü ama "Eva", "Nadia"dan bu yana dört yıl sonra ilk gerçek animasyonum olacak. Bu animenin insanlara animasyon yapmak istediklerini hissettirmesini istiyorum. Lütfen dört gözle bekleyin.

Muhabir: Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Anno: Rica ederim. Lütfen bir daha gelin.

・・・

Prodüksiyon şirketi ünlü bir prodüksiyon şirketidir ve aynı zamanda bir yayınevi ile işbirliği yapmayı planlamaktadır. Hâlâ Eva'dan bekleyecek çok şey var ve G-Press onu yakından takip edecek. Teşekkür ederim.

(Kamimura tarafından yazıldı.)

Hideaki Anno ve Yoshiyuki Sadamoto: '95 Ocak'ı, Yaratıcıların Sohbeti

Biz farkına bile varmadan 90'ların ortalarındaydık, ve şimdi 21. yüzyıl hemen önümüzde duruyor.

Bu iki adam, Gainax'ın temel bir üyesi olarak "Wings of Honneamise", "Aim for the Top GunBuster", "Nadia: The Secret of Blue Water" gibi filmlerde çalıştı.

Önümüzdeki 21. yüzyılda animasyonun durumu ile umutlarınız ve tahminleriniz hakkında konuşmanızı rica ediyorum.

Anno: Özgün eserlerle alakalı konuşacak olursam, animasyonun geleceğine dair şüphelerim olduğunu söyleyebilirim. Umut, özünde sadece bir umutsuzluğun ürünüdür, bu yüzden umut hakkında konuşmak çaresiz olmaktır. Ve umutsuzluğun başka bir adı vardır, "ölümcül bir hastalık". Japon Animasyonu bugün tam da böyle bir durumda. İnsanlar umuttan bir meşru müdafaa olarak bahsederek bunu örtbas etmeye çalışıyorlar. Aynısı anime dergileri için de geçerli. Bilgi dergileriyle neredeyse aynılar.

Yani her şeyin o noktaya geldiğini mi söylüyorsun?

Anno: Evet. Günümüzde çoğu anime aslında manga veya video oyunlarından geliyor. Bunun nedeni sponsorların, yaratıcıların ve izleyicilerin gerçekten anime ihtiyacını hissetmemesidir. Bence sevdikleri mangaların versiyonu olduğu ve en sevdikleri seslendirme sanatçılarının seslerini duyabildikleri sürece önemli olan bu. Animenin kendisi zaten ikincil bir şey. Temel bir medya parçası olarak gücünü çoktan kaybettiğini hissediyorum. Bu durumda hayal kırıklığına uğradım.

Sadamoto: Ama yine de "Evangelion" adında yeni bir çalışma yapmaya çalışıyorsun, değil mi?

Anno: Yine de umutsuzluğun bir ürünü.

Sadamoto: Benim durumumda, Monthly Shōnen Ace için yakında çıkacak olan "Evangelion"un manga versiyonunu çizeceğim. Animasyon yerine mangayı seçmemin sebebi çok çaresiz olmam ve animasyonu bırakmamdı. Tabii ki animasyon sektörüne istediğim için gelmedim ve insanlar benim de Anno'dan hoşlanmamı istediler, ama maddi arzularımı tatmin etmek istediğim için buradayım. Bu oldukça geçici bir nedendir. Yani bu "umutsuzluğu" Anno ile aynı şekilde ölçerseniz, biraz sorun olduğunu düşünüyorum.

Animasyona kişisel bağlılıktaki farkı mı kastediyorsunuz?

Sadamoto: Elbette, üzerinde çalıştığım filmler hakkında kendi hislerim var. Yani genel olarak animasyona yaklaşımımdaki bir farklılık gibi. Gerçeği söylemek gerekirse, uzun zamandır animasyonu bırakmayı düşünüyordum ama çevremdeki insanların bana ihtiyacı vardı, bu yüzden biraz daha takılacağımı düşündüm. Mecazi olarak konuşursak, kendimi "Patlabor 2"den Tsuge gibi hissediyordum (gülüyor).

Anno: Sanırım nereye gittiğini görmek istersin.

Sadamoto: Ancak gelecek için biraz umudum vardı. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre Telecom için çalıştıktan sonra "Royal Space Force: The Wings of Honnêamise" programında GAINAX'a katıldım. Ayrıca karakter tasarımı ve sanat yönetmenliği üzerine ilk çalışma fırsatım oldu. En azından benim için, bundan sonra yaptığım tüm işler, "Royal Space Force" döneminde edindiğim bilgilerin bir kısmına dayanıyordu. Sonra buna bir son vermeye karar verdim ve devam eden bir proje vardı ama maalesef, başaramadım. Bu, mangaya geçme kararımda büyük bir faktördü, ancak pes ettiğimi sanmıyorum. Bazı insanlar kaçtığımı düşünebilir, ancak benim için bunu animasyona karşı saldırımdan önce doğru yönde atılmış bir adım olarak görüyorum.

Anno: Umutsuzluktan çok hayal kırıklığı. Terk edilme.

Sadamoto: Evet, tuhaf bir şekilde ticarileştirmeye odaklanan mevcut animasyondan vazgeçiliyor. Ancak GAINAX'ta Anno da dahil olmak üzere bu animasyonu henüz terk etmemiş birçok insan var. Yani onlara yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa, onlara yardım etmeye hazırım.

Bu koşullara rağmen yeni bir film üzerinde çalışmaya karar vermenize ne sebep oldu?

Anno: Tabii ki kendim için (gülüyor). Bir şeyler yaratmanın nedeni her zaman çok kişiseldir. Artık bundan daha fazla konuşmaya gerek olduğunu sanmıyorum. Bununla birlikte, bir televizyon animesi olduğu sürece, bir üründür. Bu yüzden onu mastürbasyon gibi bir şeye dönüştürmemeye dikkat etmeliyim. Kendi isim değerimiz de dahil olmak üzere bu işin iyi yürümesini sağlamalıyım. Bugünlerde sadece "anime yaparak" hayatta kalmanın zor olduğunu düşünüyorum.

Bir zamanlar popüler olan bir medya karışımını mı kastediyorsunuz?

Anno: Bir medya karışımı olarak adlandırılsa da, bir "özü" yoksa, sadece bir dizi zayıf şeyin bir araya gelmesidir. Özünde güçlü bir anime yaratabilirsek güzel olurdu, ama gerçekte güçlü bir enerjiyle orijinal anime yaratmak zordur. Elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum, böylece insanlar buna özgünlük eksikliği olan televizyon neslinin hüznü demesinler. Bunu yapmak için çevreyi iyileştirerek başlamalıyız ve bu en zor kısım. İnsanlar anime endüstrisine soğuk davranıyor (gülüyor).

Animasyonda tam olarak yanlış olan nedir?

Anno: "Yanlış" denebilecek birçok şey var. Ama bu kadar kısa sürede yanlış anlaşılmadan onlardan bahsetmek çok zor. Ancak animenin şu anki durumunun, ömrünün sonuna geldiği söylenen Japon film endüstrisinin sonuna çok benzediğini duydum. Anime bir medya içeriği olarak ömrünün sonuna gelmiş olabilir ve sona yaklaşıyor olabilir. Bununla birlikte, sadece bir yaş meselesi olsa bile, bugün güç ve enerjiden yoksun olduğumuzu inkar edemem. 10 yıl öncesine kıyasla, hayranlarımızın sahip olduğu şeyler de dahil olmak üzere, eskisi kadar iyi olmadığı aşikar. Bunun kısmen mangalara ve oyunlara enerji dağılımından kaynaklandığını düşünüyorum. Lanet olsun. Geçmişi çok fazla yüceltmek, gerçekliğe kötü bir bakış açısı getirmek ve geleceği özlemek tehlikelidir.

Sadamoto: Küçük bir çocuğum var, sonuçta en çok ilk "Ultraman"dan büyüleniyor. Eminim bunun nedeni sadece çığır açan eserlerin sahip olduğu güçtür, ancak son anime, özellikle orijinal olanlar, bu gücün çok azına sahiptir. Tabii bunun sebebinin bir kısmı bizden. Bir düşünün, neden yaklaşan yeni çalışmanızı robot bir şey yapmaya karar verdiniz? Sadece nedenini sorduğumu hatırlıyorum ve o zaman ikna olduğumu sanmıyorum.

Anno: Ticari bir ürün olarak (gülüyor). Yok gerçekten. Orijinal projemi bitirmenin en iyi yolunun bir robot, uzay veya güzel bir genç kız yapmak olacağını düşündüm. Çünkü bu kategorilerin en iyi ürün değerine sahip olacağını düşündüm. Sponsorların ödemesi kolaydır.

Sanırım, duruma rağmen anime orada asılı duruyor.

Anime hakkında nasıl hissediyorsun?

Anno: Bence bu sadece bir şeyler "yapma" durumu. Bu durum için minnettar olmamız gerektiğini düşünüyorum. Anime işi olması önemli. Anime hâlâ geçerli bir iş. Ancak animenin karanlık bir dünyaya doğru ilerlediğini de hissediyorum. Olduğum yerden memnun olmak ve animemizi dünya ile gurur duyabileceğimiz bir şey yapmak istemiyorum. İnsanlar televizyon animesinin ucuz olduğunu söylüyor, ancak diğer televizyon şovlarına kıyasla, bir samuray draması kadar yüksek bir bütçeyle yapıldı. Bu animenin değerli bir ürün olduğu anlamına geliyor. Animenin ekonominin merkezine daha yakın konumlanmasını istiyorum. Yine de eğlencenin kralı olmak zor (gülüyor).

Neden hâlâ orijinaline bağlı kaldığını düşünüyorsun?

Anno: Sanırım bunun sebebi varlığımın filmde kalması. Oldukça basit. Hoş bir his. Film yapımının kendisi oldukça hoş bir duygu. Her durumda, animasyonun ilginç olması gerekiyordu.

Hideaki Anno: Anno, Evangelion'un Üretimine Başladı (Newtype 04/1995)

Çeviri: Riki

Kaynak: http://anime-room.jp/modules/evangelion/eva-doc/siryou2.htm#top

Anno, Evangelion'un Üretimine Başladı

Ocak ayı sonlarında GAINAX'ı ziyaret ettiğimizde,

yeni TV animesi "Neon Genesis Evangelion" birinci ve ikinci bölümlerinin son aşamasına gelmişti bile.

Bu röportajın başında,

Anno Hideaki, Robot animasyonunun modası geçmiş olduğunu düşünmüyor musun? dedi.

Bu uyarıcı bir ifadedir.

Robot animeleri kesinlikle 20 yıldan fazla bir geçmişe sahip yeni bir tür değil.

Ama öyle düşünüyorsa, neden bir robot animenin planlanması ve yönetilmesine katılıyor?

Anno: Televizyonda, bir oyuncak şirketinin sponsor olmayacağı bir robot animesi yapmanın güzel olacağını düşünmemin sebeplerinden birisi olduğu için böyle düşünüyorum.

Mekanik tasarıma müdahale eden bir sponsoru olsaydı bu animeyi yapmayacağını söyledi.

Ayrıca Robot animesi bir kalıba sıkıştı, ben de o kalıbı kırmak istedim diyor.

Bu, norm olan oyuncak şirketleri ile yapılan bağlantılarla yapılan olağan robot animasyonundan tamamen farklı bir duruş.

Başladığı iddialı bir proje değildi, ancak üzerinde çalışmaya başladığında çok "zor ve ağır" bir robot animasyonu olduğu ortaya çıktı.

Bu arada, bu film üzerinde çalışırken aklında şunlar vardı.

Anno: Mesela robot ve bishojo(*1) animesini seven 20 yaş üstü insanlar gerçekten mutlu mu merak ediyorum. Daha büyük bir mutluluk olduğunu hiç bilmeselerdi, hayatlarının geri kalanında mutlu olabilirlerdi. Ama bu tür bir mutluluğu sorgulamaya başladım.

  • 1) Bishōjo, genellikle genç yetişkin yaşının altındaki güzel bir genç kız için kullanılan Japonca bir terimdir.

For anime fans who like robots and bishojo, this story may be startled.

Ana karakter Shinji Ikari asla bir otaku olarak tasvir edilmez, ancak pasif ve sosyalleşmemiş olarak kabul edilir.

Anno: Bu animeyi yaparken böyle bir insan için mutluluğun ne anlama geldiğini düşünmek istiyorum.

Tabii ki animede bir drama olarak anlatılmalı. Bu heyecan verici, değil mi? Bana da şu hikayeyi anlattı:

Anno: Henüz bitirmedim ama ilk iki bölümün son zamanlardaki 'ruh halimin' gerçek bir yansıması olacağını düşünüyorum. Bunu fark ettiğimde, 'Oh, bu iyi' diye düşündüm.

Bu onun içsel benliği ve yaptığı anime birbirine çok yakın olduğu anlamına gelmelidir. Ayrıca ilginç.

'Anno: Nadia'dan daha kült bir anime olacağını düşünüyorum çünkü böyle bir "his"se sahip bir anime olacağını hiç sanmıyorum.

Bu "ruh hali"nin ne olduğunu merak ediyorum. Anime hayranlarının daha önce hiç görmedikleri bir şeyi "Evangelion" ile deneyimleyebileceklerine eminim. Yapacaklarına dair bir his var.

Hideaki Anno: Mutluluğumuz: "Evangelion" Tarafından Tasvir Edilen Mutluluk (Newtype 11/95)

Konuşmacılar:

Hideaki Anno

Kotono Mitsuishi, Japon seslendirme sanatçısı, şarkıcı ve anlatıcı

Kunihiko Ikuhara, Japon yönetmen, yazar, sanatçı ve müzik yapımcısı

Newtype

Biz editörler, "Evangelion"un özüne ulaşmak için özel bir yuvarlak masa tartışması planladık. Katılımda elbette yönetmen Hideaki Anno vardı. Ayrıca önemli kahraman Misato Katsuragi'yi oynayan Kotono Mitsuishi de katıldı. Özel konuk, aynı zamanda Anno'nun yakın arkadaşı olan yönetmen Kunihiko Ikuhara'ydı. Filmin teması "mutluluk" hakkındaydı.

・・・

Newtype: Şimdi Evangelion'un kaydını gördünüz, nasıl buldunuz?

Kunihiko Ikuhara: Harikaydı. Personelin yüksek gerilimini hissedebiliyordum. Oyuncular çok eksantrik ve çok çekici. Shinji'yi oynayan Ogata-san'ın hoş bir nötr havası var. Erkek seslendirme sanatçılarında bulamayacağınız bir temizlik anlayışı var.

Kotono Mitsuishi: Evangelion kaydını ilk kez mi görüyorsun?

Kunihiko Ikuhara: Evet, benim ilk seferimdi. Yine de dublajı daha önce görmüştüm.

Newtype: Evangelion'u ilk gördüğünde izlenimin neydi?

Kotono Mitsuishi: İlk bölümün videosunu izlediğimde 'ooh' diye bağırmadan edemedim. Ondan sonra, "Ooh, ooh!" diyerek ona hayran kalmaya devam ettim.

Kunihiko Ikuhara: İlk gördüğümde nostaljik olduğunu düşünmüştüm.

Newtype: Nostaljik?

Hideaki Anno: Ah adamım, ama ben bir 90'lar animesi yapmaya çalışıyorum.

Kunihiko Ikuhara: Hayır, eski demek istemiyorum. Geçmişte animasyon izlerken, gelecekte genç neslin çıkıp animasyonu değiştireceğini düşündüm. Ama bu olmadı. Bu yüzden "Evangelion"u ilk gördüğümde nostaljik hissettim çünkü gelecekte değişeceğini düşündüğüm türden bir animasyonla karşılaşmış gibi hissettim. Bu sadece 10 yıl önceki "Evangelion" hakkındaki izlenimim ve şimdi onun hakkında farklı bir izlenimim var. Ama eminim ki beni hayran olduğum zamanlardaki duyguya geri getirdi.

Newtype: Senin için "Evangelion" nasıl bir iş, Mitsuishi-san?

Kotono Mitsuishi: Henüz bitirmedim, bu yüzden söylemesi zor. Eşsiz bir "koku"ya sahip olan bir çalışma. Yönetmen Anno ayrıca bu animasyondaki karakterlerin dürüst konuşmadığını söyledi. Dürüst olanlar sadece okuldaki erkeklerdir.

Hideaki Anno: Doğru, sadece o ikisi (Toji Suzuhara ve Kensuke Aida).

Kotono Mitsuishi: Pen-Pen ayrıca beni rahatlatan bir karakter.

Hideaki Anno: Üzgünüm, hepsi çarpık.

Kunihiko Ikuhara: Sana garip bir şey sorabilir miyim?

Hideaki Anno: Tabii.

Kunihiko Ikuhara: Geçen gün Newtype'a verdiğin bir röportajda 'mutluluğu aramak'tan bahsetmiştin. Neydi o?

Hideaki Anno: Hayır, aslında mutluluktan o kadar çok bahsetmedim, sadece makalede ele alınan kısım mutluluktan bahsettiğim kısımdı.

Kunihiko Ikuhara: Anlıyorum. Bunu sana sormamın nedeni, geçen gün "Die Hard 3"ü izlememdi. Ama berbat bir filmdi. Ondan önce "Forrest Gump"ı izledim çünkü iyi bir üne sahipti ama aynı zamanda berbat bir filmdi. Aptalca olan, ikisinin de mutluluğu bulmakla ilgili olması.

Mutlak değerlendirme standartları ve mutlak mutluluk

Hideaki Anno: Bugünlerde tüm Amerikan filmleri böyle değil mi?

Kunihiko Ikuhara: Bu doğru. "Die Hard 3" aynı zamanda mutluluk arayışı hakkında bir film. Siyahlara karşı ayrımcılıkla ilgili bir hikayeyle başlıyor ve sonunda komünist gibi bir adam var. Başka bir deyişle, karşılaştırmalı bir teori olarak mutluluk hakkında bir hikaye.

Newtype: Karşılaştırmalı Teori?

Kunihiko Ikuhara: Evet. Amerika fakir ve çok fazla ayrımcılık var gibi görünüyor, ama yine de mutluyuz ve Amerikalı olduğumuz için şanslıyız. Bunu görünce başım döndü ve Amerika'da hayat gerçekten bu kadar zor mu diye düşündüm. Tam o sırada Newtype'ı okudum ve "Mutluluk Arayışında" başlıklı bir yazı vardı.

Hideaki Anno: Hayır, karşılaştırmalı bir teori olarak mutluluktan bahsetmiyorum. Her zaman düşündüğüm şey, onu başka bir şeyle karşılaştırmanın uygun olmadığı değil, mutlak olduğudur. İstediğim şey mutlak bir değerlendirme.

Kunihiko Ikuhara: Mutlak mutluluğu istediğini mi söylüyorsun?

Hideaki Anno: Hayır, yani sadece mutluluk değil, birçok yönden mutlak değerlendirme istemez misin?

Newtype: "Evangelion" için de mutlak değerlendirme istediğini mi söylüyorsun?

Hideaki Anno: Bunun için can atıyorum. İnsanlar benim işimin diğer animelerden daha iyi olduğunu söylemeleri benim için pek bir şey ifade etmiyor. Başka eserlerle kıyasladığımda değil, baktığımda güzel diyebileceğim bir iş yapmak istiyorum. "Mutlaklar" yalnızca fikirler bağlamında var olur. İmkansız olan bir şeyi sadece kişinin zihninde ve hayal gücünde var eden bir eser yapmak istiyorum. Bana gelince, benim kendi mutlak değerlendirme standartlarım var.

Newtype: "Evangelion"u değerlendirme standartları?

Hideaki Anno: Evet. "Evangelion"u yaparken aklımda ideal bir imaj vardı. En azından bu kadar ilginç olması gerektiğini düşündüm. Yani o seviyeye gelmezse çevremdeki kaç kişi ilginç dese de kendi kafamda değerlendiremiyorum.

Newtype: "Evangelion"un ilginç olup olmadığını ölçmek için tek yer "Evangelion"da mı?

Hideaki Anno: Sanırım söylediğim bu. Çevremdeki insanlar bunun ilginç olduğunu söylese bile, yine de olduğundan daha ilginç olması gerektiğini hissediyorum. İlginç olmamasının nedeni yeterince iyi olmamam. Mutluluk konusuna dönersek, sanırım böyle hissettiğimde mutsuz hissediyorum.

Kunihiko Ikuhara: Hmm, Evangelion'dan umduğum şey, bize mutlu olmanın somut bir yolunu gösteren bir drama olması.

Hideaki Anno: Mutluluğu somutlaştırmanın yolunu mu kastediyorsun?

Kunihiko Ikuhara: Evet evet. Mevcut durumlarının değişmesi durumunda mutlu olacağını düşünen birçok genç var. Durum kötü olduğu için mutlu olamayacaklarını veya başarılı olamayacaklarını düşünüyorlar. Bu doğru değil. Bizi mutlu eden şey, gerçekleştirme - mutluluğumuza şekil verme yeteneğimizdir.

Hideaki Anno: Mutluluk somut mu? Kolayca kelimelere dökülebilecek bir şey mi?

Kunihiko Ikuhara: Mutluluk birçok şekilde ifade edilebilir. Örneğin, bu kadar çok kızla çıktığım için mutluyum.

Kotono Mitsuishi: Ah adamım... (gülüyor)

Kunihiko Ikuhara: (Panik içinde) Sadece bir örnekten bahsediyorum.

Kotono Mitsuishi: Ama Ikuhara-san, mutluluğu düşündüğün zaman aklına ilk gelen şey bu oluyor. Biraz mantıklı, değil mi?

Kunihiko Ikuhara: Nesi mantıklı? Bu çok kaba (gülüyor).

Herkes: (gülüyor).

Newtype: Mutluluğun nedir, Mitsuishi?

Kotono Mitsuishi: Bunun hakkında burada konuşamam.

Kunihiko Ikuhara: Bu doğru. Ama mutlusun, değil mi Mitsuishi?

Kotono Mitsuishi: Muhtemelen. Bence mutsuz hissetmemeniz mutluluğun kendisidir.

Kunihiko Ikuhara: Önemli olan bu. Kendini nasıl mutlu edebileceğini düşünen insanlar o noktada zaten mutsuzdur.

Kotono Mitsuishi: Daha geçen gün, en sevdiğim oyuncunun eviyle benimkinin birbirine yakın olduğunu öğrenince çok mutlu oldum.

・・・

Shinji'nin 5 adımlı çekimi ve Misato'nun mutluluğu

Newtype: Bayan Mitsuishi, oynadığınız ve anlatmak istediğiniz bir hikaye var mı?

Kotono Mitsuishi: Benim için Kaji-san ve Misato'nun bir araya geldiği sahneydi. Ben bir kızım, bu yüzden romantik sahneleri severim.

Newtype: Ya sen, Ikuhara?

Kunihiko Ikuhara: Rei'nin cümlelerini merak ediyorum.

Hideaki Anno: Rei'nin iyi bir ünü var. Nedenmiş?

Kunihiko Ikuhara: Çünkü bu iyi bir tanımlama. Rei, aynı satırı Shinji'ye tekrar tekrar söylüyor. Bunun ilgi çekici olduğunu düşünüyordum.

Kotono Mitsuishi: Çümlelerin ne olacağı hakkında düşünmenizi sağlıyor. Daha da ilginç çünkü mantıklı olan kısımları var.

Kunihiko Ikuhara: Sanırım kelimeleri nasıl kullanacağını bilmiyor ve başkalarıyla nasıl iletişim kuracağını bilmiyor. Rei bilinçsizce bu kelimeleri kullanıyor ama Shinji bunu fazla düşünüyor.

Kotono Mitsuishi: Shinji gerginleşir ve bu sözle ne demek istediğini merak eder.

Hideaki Anno: Gerçeği söylemek gerekirse, manganın ilk cildinin sonunda tüm hikayeyi zaten verdim, ancak Evangelion'un hikayesi, iletişimde kusurlu olan insanlarla ilgili. Başkalarıyla iletişim kurmaktan korkan ve kendine saklayan bir çocuk ve yüzeysel ilişkilere kaçarak kendini koruyan 29 yaşındaki bekar bir kadın hakkında. Bu insanların nasıl değiştiğiyle ilgili bir hikaye.

Kunihiko Ikuhara: 29 yaşında bekar bir kadın Misato, değil mi? Misato sonunda mutlu olacak mı?

Hideaki Anno: Bilmiyorum. O olmayabilir. Mutluluk nedir bilmiyorum.

Kotono Mitsuishi: Misato için mutluluk ne anlama geliyor?

Hideaki Anno: Kaji ile bir araya gelirse mutlu olacağını sanmıyorum.

Kunihiko Ikuhara: Kaji ile birlikte olması yanlış mı?

Kotono Mitsuishi: En çok sevdiğiniz kişiyle birlikte olmamanın daha iyi olduğuna dair bir teori var.

Newtype: Misato en çok Kaji'yi mi seviyor?

Kotono Mitsuishi: Peki. Kesin bir şey söyleyemem çünkü potansiyel bir aşk ilgisi olabilecek başka birini bulamıyorum.

Hideaki Anno: Hayır, bilmiyorum. Misato Shinji'ye aşık olabilir.

Kotono Mitsuishi: Hmm, bundan yaklaşık on yıl sonrasına kadar kesin olarak bilemeyeceğiz.

Kunihiko Ikuhara: Ama Misato her zaman Shinji için bu kadar endişeli değil midir? Düşman saldırdığında ve hem Shinji hem de Rei havaya uçtuğunda, ikisi de havaya uçtuğunda bile "Shinji-kun" dedi. Onunla birlikte zarar gören Rei umurunda değil mi?

Kotono Mitsuishi: Kahramanın adını haykırılması bir kahramanın kaderidir. Ayrıca, beş seviyeli çekim gibi aynı "Shinji-kun"u kullanmanın birçok yolu vardır.

Kunihiko Ikuhara: Beş çekim nedir?

Kotono Mitsuishi: Senaryoda "Shinji-kun", "Shinji-kun" ve "Shinji-kun" yazıyor ama hepsi farklı. Bazıları neşeyle "Shinji-kun ♡" der, bazıları "Shinji-kun!" diye bağırır ve bazıları biraz kaşlarını çatarak "Shinji-kun!!" der.

Kunihiko Ikuhara: Anlıyorum.

Nihai Bireycilik ve Oğlanların Mutluluğu

Kunihiko Ikuhara: Bir erkek için mutluluğun ne olduğunu merak ediyorum.

Hideaki Anno: Bence sevdiği kızı elde etmesidir.

Kotono Mitsuishi: Ama onu aldıktan sonra işine geri döneceksin, değil mi?

Kunihiko Ikuhara: Böyle bir şeyi nasıl söylersin?

Kotono Mitsuishi: Çünkü bu şekilde olmayan pek kişiyi görmedim.

Kunihiko Ikuhara: Bu kızların sevmediği bir şey mi?

Kotono Mitsuishi: Bir kız olarak bundan hoşlanmıyorum.

Kunihiko Ikuhara: Böyle bir durumda ne yaparsınız? Genel olarak, biliyorsun.

Kotono Mitsuishi: Kızlar erkekleri suçlar.

Kunihiko Ikuhara: Erkekler suçlansalar ne yapardı merak ediyorum.

Kotono Mitsuishi: Bence bu duruma göre bir şey. Bazı insanlar bu yüzden ondan ayrılacak ve bazı insanlar yaptığı yanlışı tekrar düşünecek ve işini takip edecek.

Kunihiko Ikuhara: Erkeklerin neden çalışmaya bu kadar hevesli olduğunu merak ediyorum. Bunu daha önce hiç yapmadım.

Hideaki Anno: Oh, sadece iyi bir çocuk olmaya çalışıyorsun.

Kunihiko Ikuhara: Hayır, değilim. Ciddi anlamda.

Hideaki Anno: Bence erkekler sadece kendilerini düşündükleri için. Kızları düşündüklerinde bile, aslında bunu kendileri için yaptıklarını düşünüyorum.

Newtype: Ne demek istiyorsun?

Hideaki Anno: Bir zamanlar ana karakterin sevdiği kız için Koshien'i (lise beyzbol turnuvası) terk ettiği bir manga vardı. Böyle bir şeye inanamıyordum. "Sevdiğin kadın için" demek ikiyüzlülük gibi görünüyor. Sanki sadece kendi arzularının ve zevklerinin peşinden giderken bahane olarak "kız için" diyor. Erkeklerin böyle olduğunu düşünmüyorum, daha benciller.

Kunihiko Ikuhara: Bir erkeğin bir kızı düşünmemesi gerekir...

Hideaki Anno: Doğru. Başka bir deyişle, bunu sadece kızları düşünmek beni iyi hissettirdiği için yapıyorum. "İnsan" sözcüğü de fikirler dünyası tarafından yaratılmıştır. Kendinizi bir erkek olarak düşünmüyorsanız, erkek diye bir şey yoktur. Bence çok belirsiz bir şey. Sanırım bu yüzden insanlar uzun zamandır defalarca "eğer erkeksen" ya da "erkek olsaydın" diyorlar. Bunu kendimize sürekli hatırlatmazsak, "erkekler" ortadan kalkacaktır. Başka bir deyişle, bence herkes sadece kendini düşünüyor. Bu yüzden insanların bireyci olmasının sorun olmadığını düşünüyorum.

Kunihiko Ikuhara: Ancak bireyciliği korumak zordur.

Hideaki Anno: Zor. Özellikle Japonya'da.

Kunihiko Ikuhara: Nihai mutluluk, nihai bireycilikle ilgilidir, değil mi? Ne kadar bireyselliği sürdürebildiğiniz tarafından belirlenmiyor mu?

Hideaki Anno: Hmmm. Mutluluk aynı zamanda stres ve hayal kırıklığından uzak olma durumu anlamına da gelebilir.

Newtype: Mutluluk kelimesinin tanımına bağlıdır.

Hideaki Anno: Tanımlardan biri, içinde bulunduğumuz anın sonsuza kadar sürmesinin güzel olacağıdır. Keşke bir kızla banyo yapsaydım.

Kotono Mitsuishi: Mutluluk mu?

Kunihiko Ikuhara: Evet, mutlu bir an.

Hideaki Anno: Bir kızla banyo yapmak çok güzel değil mi?

Kunihiko Ikuhara: Evet. (Editöre) Oh, lütfen az önce söylediğimi kes (gülüyor).

Hideaki Anno: Konuşma daha da kötüye gitti, değil mi?

Newtype: Pekala, sanırım buna bir gece demenin zamanı geldi.

Hideaki Anno: Doğru. Çok içtim ve prodüksiyondan sonra gerçekten yoruldum. Pekala, Iku-chan, bundan sonra bir şeyler içmeye gidelim.

Kunihiko Ikuhara: Ne? Sonra son trene kadar içebiliriz (gülüyor).

Kunihiko Ikuhara, "Belirsizliğin Müthişliği".

Kunihiko Ikuhara: Yuvarlak masa tartışmasından sonra aklıma bir fikir geldi. Bu kısımda bundan bahsetmek istiyorum. Anno-san'ın mutlak bir değerlendirme istemesi hakkında söyledikleri hakkında konuşmak istiyorum.

Sadece ben değil, birçok yaratıcı insan, "Programda yeterli zaman olmamasına rağmen iyi bir iş" veya "Bir TV animasyonu için harika bir iş çıkardınız" gibi şeyler söylüyor. Gerçek şu ki, yeterli zamanın olup olmaması işi değerlendirmekle aynı şey değildir. Bunu hepimiz biliyoruz, ancak "...'e rağmen..." veya "... için..." gibi şeyler söyleyerek, olayları göreceli hale getiriyor ve gerçeği belirsiz hale getiriyoruz.

Ama Bay Anno, bu tür belirsizliğe müsamaha göstermez. Buna şaşırdım. Bu tür mazeretleri ortadan kaldırır ve kendi değerleri içinde mükemmeli yakalamaya çalışır.

Değerlerinde, hikayede, anlatımda, temada, her şeyde mükemmeli yakalamaya çalışıyor. "Meka eylemi yeterince iyi değil, tatmin edici değil ama tema harika" gibi değerlendirmelerin Anno için anlamsız olduğunu düşünüyorum.

Sözle söylemek kolay, ama gerçekten yapmak muazzam bir iştir.

Anno-san ve benim farklı çalışma yöntemlerimiz ve farklı yönlerimiz var. Ama o gerçekten ilham verici bir insan.

Söylentilerin Değer Katmanı

Creative Commons Lisansı, telif hakkıyla korunan ve/veya türev materyalleri içeren bu Makaledeki içeriğin bir kısmını veya tamamını kapsamaz.